9 Nisan 2018 Pazartesi

Tavuskuşunun ayakları...

Miladim dediğim teşhisten öncesi PÖ, sonrasını PS diye adlandıracağım. 6 sene sonra geldiğim nokta çok karışık. Neşe var, hüzün var, boşvermişlik var, sıkılmışlık var. Ben her bahar aşık olurum bile diyebilirdim ama ona geç kaldım. Torunum, çocuğum, çoluğum okusa aaaa der. Çoluk çocuğun eğlencesi oldum. Neyse o da lazım!

PS döneminde huyum çok değişti. O kadar çok yazdım ki huylarımı orijinalitesi kalmadı. Yine de bazı şeyleri söylemeden edemeyeceğim. Bana çok batıyor çünkü! Düşünmeden konuşuyorum. Toparlayayım derken daha çok çam deviriyorum. Hava durumu gibi karakter değiştiriyorum.  Bazen kendimi 15 yaşında gibi hissediyorum. Hissetmek güzel de iş icraata gelince hareket, yürümek, hız, nefes kontrolü sıkıntı oluyor. Tavuskuşu güzelliğini sergilemek için kendini şişirince aşağı bakıp, ayaklarını görünce kanatlarını indirirmiş. Ayakları da çok çirkinmiş! Bir denk gelirseniz bakın. 



Gençlerin deyimiyle kendimi photoshoplanmış hissediyorum. Sanki fotoğrafa sonradan eklemişler beni gibi. Esasında gel-geç ruh halleri yaşıyorum. Yakın geçmişteki şeyleri hatta hesap ödemeyi, para üstü almayı falan artık unuttuğum zamanlar oldu, oluyor son 1 aydır. Pek keyifli değilim bu aralar gibi mazeretim var diyesim geliyor ama belki de üzerine düşmek lazım. Gençken mi desem, PÖ mi desem fazla şen şakrak olmasam da hareketli, kendince neşeli biriydim. Daha fazla güldüğümü hatırlıyorum. Hep gerginim. Olaylardan etkileniyorum. Bazen kaş yaparken göz çıkarıyorum. Manevi kızımın kaybının acısını daha kabul edememişken, ailemizden birinin daha hasta olması hepimizi hem üzdü hem korkuttu. Hastaneye gidip, gelirken hastaların ve hastalıkların arttığını görüyorum. Artık top yakınlarımıza düşüyor.