30 Ağustos 2018 Perşembe

Başarılı yaşlanma

Son zamanlarda okuduklarımdan, öğrendiklerimden ve duyduklarımdan yola çıkarak başarılı yaşlanmanın benim için ne ifade ettiğini paylaşmak istiyorum. Artık eskisi gibi 50sini geçen yaşlanmış veya 35 yaş yolun yarısı değil diyorlar. Ben de öyle hissetmiyorum zaten. Ben 65-85 yaşları arasının tekabül ettiği genç yaşlılardanım. 85 yaşına kadar da yaşlı muamelesi görmeyi reddediyorum!

Bu demek değil ki herşeyi gençler kadar iyi bilirim. Kendi adıma konuşacak olursam teknolojiden anca kendime yetecek kadar anlıyorum. Önceki yazılarımdan da belli etmiştir kendini ki telefonumun da bilgisayarımın da kendi hayatları olduğunu düşünüyorum. Tabi ki bunları kullanırken çocuklarımdan takıldığım yerlerde yardım istiyorum. Bunu yaşlılık olarak görmüyorum. Yardım istemek büyüklük ister. Hata yaptığını kabul etmek ister. Yoksa ben sana kaşık tutmasını, konuşmasını, hatta biraz daha ileri gidip, herşeyi öğrettim sen bana ne öğretiyorsun hayatı benden öğrenceceksin diyenler de var. Tanıyorum!

Neden yardım istemek konusundan girdiğimi de şöyle anlatayım.Hastalığımı kabul edip, yardım istemeye başlamam zaman almıştı. Son 1-1,5 sendir kabul ediyorum ve yardım da istiyorum. Fakat etrafın hareketlerinden, gençlerin bakış ve duruşlarından belli ki yahu kadın gelmişin şu yaşına çekil işte köşene diye düşündüklerini görüyorum. Sadece o da değil, sıklıkla yaşıma göre hareket etmemekle itham edildiğim de doğrudur. Suçluyum, suçumu kabul ediyorum diyeceğim. Tam değil! Ben kendimi yaşımda hissetmiyorum. Annemlerin zamanında böyle değildi. Ne tıp bu kadar ileriydi, ne de beklenen yaşam süresi bu kadar uzundu. Şimdi hastalığın mı var çaresi var...İyileştirmese bile seni toparlıyor. Özellikle Türkiye için konuşacağım. Her köşede bir kuaför var. Yaşım ileri gidemiyorum diyene eve de gidiyorlar. Bakımlı görünmek zaten görüntüden 10 yaş ufaltıyor. Saçın boyasıydı, elin ojesiydi...bunlar işin kolay kısımları.

İş göründüğün yaşta hissetmek değil, hissettiğin yaşta yaşamak!

Benim için başarılı yaşlanmak mümkün olduğunca uzun süre aktif yaşamımı sürdürebilmek demek. Kendi kendime yetebildiğim kadar yetebilmek demek. İşin sırrını devamlılıkta görüyorum. Bana bugün evden çıkma artık deseler, 3. günde yataktan çıkacak enerjiyi kendimde bulamam artık. Birkaç hafta içerisinde yatalak bile olabilirim. Hayatım boyunca sürekli iş yapmışım. İşe girip çalışmak olarak demiyorum. Ev hanımı ve anne olmak da zor zanaat. Herkesin hem peşinden koşacaksın, hem herşeylerini ayarlayacaksın, hem de hiçbirisi bunu fark etmeyecek. O işler karmaşık! Neyse...Şimdi yemek pişirme ve ev işlerini çevirme kısmını yardımcım üstlendi. Malum yapamıyorum. Bana da kendime meşgale bulmak düştü. Fazla aramama gerek kalmadan terapistim bütün boş zamanlarımı dolduracak kadar malzeme attı üzerime. Önce yapamam dedim, şimdi onlarsız yapamam diyorum.

Şimdi gençler diyor ki onu bırak, bunu bırak, otur köşende biz sana hizmet edelim. Yaşına göre davran. Gururum okşanıyor beni el üstünde tutmak istemelerine. Bir keyif kahvesini hazırlayıp, getirmeleri iyi güzel de ben kendi işimi kendim görmek istiyorum. En azından yapabildiğim sürece bağımsızlığımı korumak istiyorum. Öyle uzun yaşayacağım diye iddiam yok ama yaşadığım kadarını da artık istediğim gibi ve kaliteli yaşamak istiyorum! Yoksa neden Bay P.'ye pay vermemek için bu kadar uğraşayım ki?



Bir de şiirimi ekleyeyim ve bitireyim...

Bundan sonra

Eskilerin bittin dediği yaştayım
Bilmem ki bundan sonra ben
Hep kış mı yaşamalıyım?
Benim gönlüm filiz filiz
Çiçek çiçek
Filizlerimi kurutup,
Çiçeklerimi soldurup,
İçime zemheri doldurup,
Ben hep kış mı yaşamalıyım?

28 Ağustos 2018 Salı

Şiirlerimden seçmeler


ANILAR
Oturup düşündüğüm zaman
Anılar gözümde tazelenir
Daha dün  gibi dediğim şeyler
Bir anda canlanir ve yaşlanır

Daha dün g.ibiydi  gençlik yıllarım
Endışelerim vardı çocuklarıma dair
Endişelerim vardı geleceğe  daıir
Aylar yıllar geçti


Takvimden yapraklar düştü birer birer
Mevsimler değişti
Çehreler değişti  zaman değişti
Küçükler büyüdü  büyükler daha da büyüdü
Hayata dair cevaplanmamış sorular
Anılarda kaldı……..



DOĞRU
Gönlüm pembe ister aklım mavi
İnatla çekişirler  ileri geri
Akıl doğru yolu göstermek ister
Gönül her doğrunun doğru olmadığını söyler


Eskiden doğrular bir taneydi
Şimdi çeşit çeşit kendine göre
Akıl şaştı bu işe
Hangisi doğru kime göre
Bilemedim çözemedim
Aklımı dinlemeli gönülle mi hissetmeli
Acep ne demeli


9 Ağustos 2018 Perşembe

Tatil


Kendimi yaydıkça yayıldım. Yaptığım tek şey keyfime zaman eylemek oldu. Bir haftalık Yunanistan tatili bu zaman dilimi içinde yer aldı. Hazırlanmak, pasaport işlemleri, çarşı pazar ayrıca zaman aldı. Yola çıktık her şeyi ben yapıyormuşcasına heyecanlandım. Karnımda hafif bir ağrı oluştu. Arkada oturursam daha rahat edeceğimi düşündüm, öyle de yaptım. Neyse bir şekilde bizim sınır kapımıza gelinceye kadar İstanbul’un görmediğim yerleri, otobüslerin üzerinden adlarını okuduğum genişleyen ve gelişen semtlerinden geçtik.

İstanbul benim çocukluğumda yedi tepeden ibaretti. Sanırım şimdi en az yetmişyedi tepe olarak genişlemeye devam ediyor. İpsala sınır kapısından geçtik, Yunan sınır kapısından da geçtik, bir saat yol aldıktan sonra feribota binerek Taşoz adasına geçtik. Pansiyonumuzu bulduk, biraz dinlendikten sonra pansiyona yakın olan bir plajdan denize girdik. Su malum biraz tuzlu Ege Denizi, sırt üstü yüzdüm ama dönemedim, biraz su yuttum istediğim gibi yüzemediğim için panikledim, yüzemedim, yüzemedim.

Tatilin tümü güzel geçti. Tatilin benim üzerimdeki etkilerine gelince; psikolojik yönden bana getirisi çok oldu. Moralim düzeldi ( kendimi dinlemediğimi düşünsem de  tek düze yaşam içinde çoğunluk gibi kendimi dinlemişimdir, bu konuda dikkatim dağıldı ). Ortamdan uzaklaşmak, yurtdışı seyahati  ve kızım ile beraber olmak, değişik güzel yerler görmek beni çok mutlu etti. Kendi arabamız ile dolaşmak da bana yeterli konforu sağladı.

Olumsuz taraflarına gelince, aşırı sıcak beni bir hayli zorladı. Ege Denizi benim alıştığım , girdiğim Karadeniz’den tuzlu olduğu için mi? Benden mi  kaynaklandı bilemiyorum, fakat yüzemedim. Kızımın eşliğinde yüzmeye çalıştım ama sonuç yine FOS…
Yürümekte hareket etmekte zorlandım ama gayret ettim, normal uyumu bozduğumu zannetmiyorum. Güzel yerler gördük, güzel insanlar ile tanıştık, güzel şeyler yedik içtik, sonuçta Yunanistan’ın kuzeyindeki Taşoz Adası’nın gezip görülecek temiz, güzel, hesaplı, tavsiye edilebilecek bir yer olduğu konusunda karar kıldım.

Ayrıca tatil arkadaşlarım olan kızıma , eşime benim ile fazlası ile ilgilendikleri için teşekkür ederim. İnşallah bir daha Taşoz’a gitmek kısmet olur.