13 Ocak 2021 Çarşamba

Ben şikayeti hiç sevmem (!)

Ah şu korona... Eve kapanmaktan dolayı gerginim. Evde herkes gergin.  Benim gibi hazırlanması uzun süren ve zor hareket eden biri için şu saat kısıtlamaları tam bir felaket. Sabah ilk kısmı kahvaltı, giyinme vs. ile geçiyor. Dışarı çıkma saatinde en yakın yere gitmek yada yakında kalmak zorundayım yoksa vaktinde dönemem. Takip ettiğim kadarıyla bütün dünya Korona sağolsun aynı durumda. Bu arada orman yangınları, seller, depremler de etrafı kavuruyor. Her şey sanki kıyametin habercisi gibi. Kıyametimiz bu mu acaba? 

Bu yazdıklarımı Bay P. mi yazdırıyor ben mi yazıyorum bilmiyorum. Ben şikayeti sızlanmayı hiç sevmem. Belli olmuyor değil mi? 

Bizim evde arka planda ses olsun diye, izleyen olsun olmasın TV açık durur. İyi mi ediyoruz, kötü mü kararsızım. Televizyonda açık oturumda kavga edenler, sonu gelmeyen tekrarlı programlar, haberlerde de açlıklar, hastalıklar, ölenler, kalanlar... Gerçekten açık olması bizi daha da geriyor mu diye düşünüyorum. Öte yandan kitap oku oku nereye kadar? Resim yap nereye kadar? İnsan oyalanacak bir şey bulamayınca birbirine takıyor, ipler geriliyor.

Bu arada tabi biz 65 üstü grup sohbet edince birbirimizin halinden anlamanın üzerine tabi gazı da veriyoruz. Haberler beni çok rahatsız ediyor. Yaş ayrımcılığı da bir yere kadar diye düşünüp, kendi kendime sinirlenip, kuru gürültü olarak yine sakinliyorum. Aslında sakinlemiyorum ama bastırıyorum herhalde. Yaşını göstermeyen ve hissiyatı genç olan bir sürü tanıdığım var. Tabi bu dışarıda dolaşan hastalığı ilgilendirmiyor ama kısıtlanmak ve bunun yaş yüzünden olduğunun söylenmesi beni çok etkiliyor. İnternet var diyorlar ama ben görmeden, dokunmadan alışverişi sevemedim. İstemiyorum. Ama ne istediğimin bir önemi var mı ki şu noktada? 

Eve kapanmak lafı geçtiği anda aklıma buzdolabı geliyor. Acıkmadan da yer oldum. Arada atıştırmalar.  Sonuçta zaten bozuk olan morale kilo sorunu da ekleniyor. Günleri böyle geçiren ben sabah kahvaltısı artı akşam yemeği desem de gündüz atıştırmalıklarımız ardından en az üç gün bir şey yemeden yaşayabilirim. Yemekle bitmedi tabi şikayetim uykum da sorunlu.

Bay P. ve uykunun ilişkisi bana çok komik geliyor. Yakın geçmişe kadar bana 4 saat uyku yeter derdim. Şimdi 1-2 gece hiç uyumadan geçiyor. Uykusuz geçen gecelerden sonra aşırı hassas, aşırı halsiz, ve aşırı kavgacı oluyorum. Ki bunlar hep ilaçlarımı içtikten sonra olan şeyler. Yani sözüm ona Bay P.'nin dizginlenmiş hali. Bazen de uykuya doyamıyorum.  Mesela dün gece 10.30 da uyudum. Sonra uyandım sabah oldu sandım. Çünkü ziyadesiyle zinde uyandım. Gittim resim yapmaya başladım, saate bakmadım. Epeyce bir zaman sonra saate baktım, 2:15. Sabah olana kadar dön dön dön. Bunu ev halkına bile anlatamıyorum. Bazen koridorda karşılaşıyoruz bana sen ne arıyorsun burada deniyor. Malikanemizin diğer bölümü restorasyonda buraya takıldık, diyorum. Bu arada evimiz malikane değil, normal bir apartman dairesi ben işin gırgırındayım. 

Tabi derdim sadece uyku  da değil. Akşamüstü 5 gibi başlayan yatana kadar süren elektirik çarpması gibi bir hisden de muzdaribim. Bence bu da Bay P.'nin işi. Doktoruma soracağım bakalım. Hiç şikayet etmem demiş miydim(!)?