21 Aralık 2022 Çarşamba

Beyaz bayrak çekiyorum ama Bay P.'nin umrunda değil!

 Bu yazımda sadece duygularım serzenişlerim ve ben varım! Hep yazılarımda dikkat ediyorum çok yakınma olmasın, hep kötü olmasın. Bugün farklı!

Bay P.ile 10. seneye geldik. İtiraf etmeliyim ki;

Şimdiye kadar benimle beraber bana emek veren insanlara olan sevgimden saygımdan, inatçı ve mücadeleci ruhumdan aldığım güçle bu kadar dayandım. Artık takatim kalmadı...bittim!

İlk yazılarımda bahsetmiştim, ilk teşhis aldığımda kabul etmezsem bende kalmaz diye düşündüğümü. Bunun geçersiz olduğunu anlamam uzun sürmedi. Doktorlarımın bilgilendirmesi ile korkularımın bir kısmından kurtuldum. Hastalığımı karikatürize ettim. Ona Bay P. adını taktım. Uğraştım, didindim. Tedavisi oluşmamış bir hastalık için canımı dişime takarak mücadele ettim. Eminim benim bu çabalarım dışarıdan zaman geçirme şekilleri ve gereksiz görünüyordu ama yaptığım her şeyin bir sebebi ve hedefi vardı. Hala var..ama işte o güç...o itici güç bir mumun son demleri gibi azaldı artık içimde. Sanki biri yanımdan geçerken esen rüzgarla bitecek gibi.

Öyle bir tuhaf hastalık ki, yürürken adım arası mesafeyi korumaya çalışırken, yürüyüş ritmi, iki ayağı  dönüşümlü hareket ettir derken birinden biri bozuluveriyor. Birkaç adım normal yürüsem, sonra adımlarım küçülüyor. Bu arada sebebi bulunamayan ayak bileği ağrıları vs. de tuzu biberi.

Aldığım fizik tedavi seanslarını, çok sevdiğim terapistimin verdiği ödevleri bile boşlayabiliyorum. Yazdığım ve mutlu olduğum her türlü yazı, şiir, hikaye, roman denemem, blog yazım, dergi yazım, resimlerimden bıkmam dolayısıyla yapamamam da yeni eklendi.

Son zamanlarda bu liste iyice uzamaya başladı aşırı hassasiyet, alınganlık, daha da yavaşlamam, donmalarımın artması, yürümemin iyice zorlaşması ve daha şu an aklıma gelmeyen ama Bay P.'nin kara kaplı defterinde artı işareti koyduğunu hayal ettiğim nice şey var. Bana kalırsa ben yaz gelmeden  tekerlekli sandalyeye geçeceğim.  Tabi ki dramatik damarım kabarıyor böyle düşüncelere girince.Türk sineması misali yürüyemediğim için can arkadaşlarımı toplayıp, onlarla helalleşip, bir daha beni aramamalarını bana gelmemelerini söylemek bile aklıma geliyor. Tam bir Yeşil Çam sahnesi olmaz mı? Ama bu benim hayatımın gerçeği. Böyle dramatik düşünceler sevdiklerimi üzmeye hakkım yok diye düşünmemden ileri geliyor. 

Bir başka telde Allah'tan başkasının acımasına da ihtiyacım yok diyorum kendi kendime. Açıkcası  demek istediğim şey şu;  kimseyi üzmek ve yük olmak istemiyorum. Aman hadi canım ne yükü diyen herkese de şunu söylemek isterim; Hayatım boyunca kime nasıl yardımcı olabilirim diye baktım. Hiçbir zaman da birisine yardımcı olmanın, bakmanın bir yük olduğunu düşünmedim. İş bana gelince değişiverdi. Benim yapabildiklerim ve özgürlüğüm gittikçe başkalarını mecbur bırakıyormuş gibi hissettim. Tabi ki hastalığımı ben seçmedim. Tabi ki yine de elimden gelen herşeyi ben yapmaya gayret ediyorum. Normal birinin giyinmesi 5 dakika, benim için ise 45 dakika ve günlük enerji depomu bitiriyor. Şu noktada her şeyden vazgeçmeye o kadar hazırım ki...

Beyaz bayrak çekiyorum ama Bay P.'nin pek umrunda değil. Kendimi Bay P.'nin  merhametine bırakıyorum ama ondaki merhamet değil...