Yutma sorununu ilk defa bir sene önce yaşadım. Portakal yerken yutamadım. Sanki açılıp, kapanan cam kapılar gibi boğazım kapanıverdi. Çıkaramadım ama yutamadım da. Panik içinde kaldım nefes alamıyordum. Boğulacak gibi oldum, sırtıma vurulmasını istediğim gibi portakalı olduğu gibi dışarı çıkardım. Bu istem dışı olduğu için maalesef etrafı kirlettim. Aradan 3-4 ay geçtikten sonra ne yediğimi hatırlamasam da aynı zorlukla karşılaştım. Bu sefer panik içinde yanımda duran su bardağını kaptım birkaç yudum su içebilince yutabildim ve geçti. Terapistime söylediğim zaman bana asla su içmemem gerektiğini söyledi ve uyardı. Su içersem nefes borumdan ciğerime iniş yapacağını burada biriktiği zaman da zatürreye çevirdiğini ayrıca Parkinson ölümlerinin birçoğunun zatürreden olduğunu da belirtti. Böylece ben daha çok korktum. Verdiği hareketleri yaptığım zaman bir daha bunu yaşamadım. Yaşamadığım için de egzersizleri bıraktım. Terapistime göre bu hataymış çünkü bu egzersizleri ölünceye kadar yapmalıymışım. Bu sene aradan zmana geçmesine rağmen ilk defa bir kahvaltı davetinde daha yutma güçlüğü yaşadım. Hamurlu bir çörek yerken boğazım yine otomatik kapılar gibi kapandı. Ne yapacağımı şaşırdım, yanımda oturduğum arkadaşıma sırtıma şiddetli olarak vurmasını söyledim. Klabalık içinde olduğumuzdan bir şekilde çay ile birlikte yuttum. İnşallah bir daha böyle şeyler bir daha başıma gelmez diye ümit ediyorum. Terapistim bir daha ömür boyu yutma egzersizlerini yapmam gerektiğini söyledi. Bundan sonrasında bakalım daha neler çıkacak. Bay P. ondan uzaklaşmamın cezasını bu şekilde veriyor heralde ama ben mücadeleye devam edeceğimi gerçekten kararlı olduğumu ona söylüyorum. Ömür ne kadar Allah bilir ama ben eminim ki Bay P. nin kölesi olmak istemiyorum.
Ben aşağı yukarı 2012'den beri PARKİNSON hastasıyım.Teşhis konulduktan sonra uzunca bir dönem kabullenme sorunu yaşadım. Kendimi yalnız hissettim. Terapistimin tercümesiyle bulduğumuz yabancı bloglar bana daha insancıl, zor ama yinede yaşanabilir bir hastalık tablosu gösterdi. Bu hastalığı yaşıyan bir sürü insan vardı. Bizde de bu teşhisi alanların benim hissettiklerimi yaşadıklarını varsayarak terapistimin fikir anneliği ile bu bloğu yazmaya karar verdim. YALNIZ DEĞİLSİNİZ! YALNIZ DEĞİLİZ!
23 Kasım 2023 Perşembe
21 Kasım 2023 Salı
Sesime neler neler oldu..
Geriye dönüp düşündüğümde sesimin hiç çıkmadığı zamanları hatırlıyorum. Şimdiki halime de şükrediyorum. Burnumun koku alamama durumu ile aşağı yukarı aynı zamana rastlayan ses kaybını yaşadım. Doktora gittiğim zamanlar sebebi bilinmeyen ses teli felci teşhisi kondu. Boğazıma yapılan endoskopi sırasında insanın iki ses teli olduğunu ekrandan ben de gördüm. Ben de konuşunca biri hareket ediyor öteki dümdüz durup kıpırdamıyordu bile. Bu durumdan da çok rahatsız olmuştum. Tanıdık birini görsem seslenemediğim için ayağımı yere vurup pat pat ses çıkarıyordum ki sesi farketsinler de dönüp bana baksınlar diye. Sonra terapistim ile tanıştım. O bana nefes alma ses ritim çalışmaları yaptırdı. Birlikte şarkı çalışmaları yaptık bana pes bazen de tiz ses istedi. Yaptığımız çalışmaları ona göre ayarladık. Daha sonra anlaşılır ses çıkarabilmem açısından pastanede çalışmaya başladık.Garsona ben sesleniyordum malum potansiyel olarak oturanların sesleri vardı. 'A-o-u' sesleri çalıştık. Sesim kısmen açıldı. Bu kadar çalışmaya rağmen eşimin kullandığı arabaya binince ya da evde içtiği sigara dumanı beni etkiliyordu.
Terapistim ile yaptığımız ses çalışmalarından sonra evde konuşma imkanım olmuyor. Ben de ses çlışması olarak bol bol şarkı söylüyorum. Şimdi ses olarak sesimi duyurabiliyorum. Sesim duyulsa da söylediğim pek anlaşılmıyor. Ya tekrar söylüyorum ya da daha yakınlaşarak söylüyorum. Şöyle ya da böyle sesimi duyurabilmenin ve söylediğimi anlatabilmenin mutluluğunu yaşıyorum.