25 Mayıs 2015 Pazartesi

Hayatın sürprizleri


Hareketlerimde  yavaşlama,  ses kısıklığı, burnumun koku almaması ve ellerimin titremesi gibi şikayetlerle gittiğim nöroloji doktoru  bana erken teşhis erken evre Parkinson  tanısı  koydu. Bir  sürü tahlil ve  tetkikten  sonra tanı kesinleşti. O anda  ölsem  daha iyi olurdu diye düşündüm. Sanki ayaklarımın dibinde bir uçurum açıldı. Bu  uçuruma  yuvarlanmaya başladım. Dünyam başıma yıkıldı. Çocuklarımın sevdiklerimin hayalleri  gözümün  önünden  sırayla  geçmeye  başladı. Eve gidince vasiyetimi yazmaya karar verdim. Sonra  panik içinde hastalığı kabul etmezsem bende  kalmaz gibi bir garip durumla reddetmeye karar verdim. Ne yapacağımı, ne düşüneceğimi şaşırdım. Bu arada Parkinson’la ilgili bilgi edinmeye başladım. Okuyup, öğrendikçe daha çok panikledim. Depresyona girdim.

Ailemin desteği ile tedavime başlayacak olan doktorumla tanıştım. İlk muayenem gözyaşları içinde geçti. Doktorumun tanıttığı, anlattığı  daha az korkutucu idi. Tavsiyesi üzerine öğrenmek istediklerimi ondan öğrendim. Beni ikna etmesiyle teslim oldum. Doktorumu sevdim ve ona güvendim. Hastalığımı kabul ettim. Verdiği ilaçları kullanmaya başladım. İlaçlara alışmam zor oldu. Uyuşuk, sarsak oldum. Ani uyku atakları yaşadım. Otobüste, vapurda kısa süreli uyuklamalarım oldu. Kavanozdaki balık gibi oldu bakışlarım.  Bulantılar yaşadım.

Bu arada da terapistimle  tanıştım. Onunla hayatım kolaylaştı. Yaşadığım zorluklara hemen yapabileceğim pratik önerilerle çözüm bulabilmesi, beni hem şaşırttı hem de mutlu etti. Onun bilgi birikimine, pratik ve ikna edici açıklamalarına hayran oldum. Terapistimin verdiği güç ve moralle yeni hayatıma başladım. Tam üç senedir birlikte çalışıyoruz. Verdiği ödevleri, egzersizleri aksatmadan yaptım, yapıyorum.

Ben Parkinson’u tanıdım. Parkinson’lu olduğumu kabul ettim. Ayrıca bu hastalığın geçmeyeceğini ama yavaşlatılabilineceğini  terapistimden  öğrendim. Çalışmalarımızda ses, nefes egzersizleri yaparken, hareketlerim dengem bozuluyor. Onu çalışırken, hafızam, dikkatim bozuluyor. Onu düzeltirken, yazım bozulup, küçülüyor. Parkinson aralık bulduğu her kapıdan girmeye çalışıyor.

Yamalı bohçaya çevirdiği hayatımda, ben yamadıkça Parkinson yeni delikler açmaya devam ediyor.


Üç senedir Parkinson’la yaşıyorum. Benim hayat arkadaşım oldu. Bana değişik ruh halleri yaşatıyor. Bazen karamsar, bazen uçarı. Doğal olarak ben de ne zaman ne olacak korkusu içindeyim. Ama  zamanım az kaldı yapacak çok iş var misali, her şeyi bir anda yapmak, denemek istiyorum. Sonuç önemli değil. Ben denemek, yapmak istiyorum. Bazen pelte gibiyim. Kolum kalkmıyor. Bazen iyiyim. Bazen gayretle, zorla, inatla iyiyim. Yarının nasıl geleceğini, neler getireceğini bilemediğim için yaşadığım bu günde iki adım yürüyüp, ayakta durabiliyorsam, gerçekten kendimi iyi hissetmeliyim diye düşünüyorum.

2 yorum:

  1. Ne denli güzel ve akıcı ifade etmişsiniz. 3 senenin çok zorlu geçtiği, o zorluğun da yeni dirençler kazandırdığı her satırdan belli. Diğer yazılarınızı da bir çırpıda okudum. Yazmaya devam etmeniz dileğiyle...

    YanıtlaSil
  2. Çok beğendim
    Ne güzel ifade etmiş çok da akıcı yazmışsınız
    Devamını bekliyoruz

    YanıtlaSil