Yaş ilerledikçe değişiklikleri daha çok farketmeye
başladım. Belki de işlerden el etek çekmem buna sebep oldu. Düzeltme kararı aldığım
şeylerden biri de uzun ve ağdalı cümlelerim.
Her neyse.... sSözü mevsimsel
havalara getireceğim. Bana göre zaman kavramı kadar mevsim
kavramı da oldukça değişkenlik gösteriyor. Bir bakıyorum hava çok
güzel aydınlık ılık, bir bakıyorum kapalı soğuk.Bu ani geçişler benim eski tabirle
halet-i ruhiyemi çok etkiliyor. Tanburamın telleri gibi oluyorum.. Hava aydınlıksa iyiyse olaylardan daha az etkileniyorum. İdare edebiliyorum. Hava kapalı ve soğuksa ben de "oynatmaya az kaldı doktorum nerde?" moduna
ani bir geçiş yapıyorum. Mevsim bazında yaşadığım bu durumları şimdi daha uzun süreli ve daha yoğun yaşıyorum.
Kapalı hava moralsizliğimi arttırıyor. İçime sıkıntılar
çöküyor.. Patlama gelgitleri yaşatıyor. Kendimi zayıf, güçsüz, kötü hissediyorum. Böyle
hissedince yaptığım
işten hayır çıkmıyor. Resim, şiir, yazı vs. ne kadar uğraşsamda iyi yada istediğim gibi olmuyor. Siliyorum, yırtıyorum. Sonuçta boşa harcanmış zaman
oluyor. Bu da beni ayrıca geriyor. Hiç durmadan 10 saat uğraşınca tabii ki yoruluyorum. Sonuç iyiyse o moral bana iyi geliyor. Dinlendiriyor. Sonuç kötüyse bittim öldüm moduna giriyorum. Bu da iyice yorgun, bitkin ve keyifsiz yapıyor. Bir de lodos varsa " yandım gülüm keten
helva "! Ödem, tansiyon, baş ağrısı, üşütme hazırolda bekliyor. Bunların getirisi de
eve kapanmam oluyor. Eve kapanmak tercihlerim arasında, hatta başında
ama onunda handikapları var. Hareketsizlik, kilo, uyuşukluk, asosyallik, moralsizlik gibi... Dışarı çıkmam iyice zor hale geliyor. Dışarı çıkınca da
yürüme, açılma, nefes sorun oluyor. Böylece gündelik yaşama uyum
sağlamam gittikçe zorlaşıyor.
Anlayacağınız ben de sırtüstü yattım, kalkamıyorum!