30 Eylül 2018 Pazar

Tıp tıp tıp

Yağmurun tıp tıp tıp ses çıkaran damlaları
 İnsanı içine döndürüyor
 Çocukluk gençlik yıllarını hatırlatıp,
 Bazen gülümsetip bazen üzüyor
 Hayatta keder ve neşe birbirini
 Takip eder demişti felsefe hocamız

 Halide Tayşi
 Gözü açık oturarak uyumayı
 Öğrenmiştik sayesinde
 Kök söktürürdü sıfırcı Fethiye hoca
 Fatih’te onunla yarışırdı Sn. Samiye Develi
 
 Adana’da kimya hocamız derdi  
 "Uzaya pikniğe gideceksiniz "belki de
  Edebiyat hocamız Sevgili Ulviye hoca
  Çok  severdim, sevilirdim
  Koruyucu meleğimdi adeta
   
Sonra havuz başındaki resim öğretmeni  Mine hoca
Sığınağımız zor zamanlarda
Halden anlardın, bayılırdık sana
Okulun en güzel en renkli hocasıydın
 Sevgili Rayegan hoca
 Severdik kendisini sadece
 Ne var ki sevmezdik o yaşlarda
 Ne  Mozart’ı ne Handel’i ne Bach’ı

Sonra Ünzile hanım vardı
Bazen tatlı çoğu zamanda sert  
Tülin Hanımla sevdim Sanat Tarihini 
 Sevdiğim ders miydi hoca mı hatırlamadığım......

        BİZLER ŞANSLIYDIK
        HOCALARIMIZIN HEPSİ ELİ ÖPÜLESİ DEĞERLERDİ
        YAŞAYANLARA SAĞLIK SELAMET
        ÖLENLERE RAHMET DİLİYORUM

19 Eylül 2018 Çarşamba

Yokum diyor!


Gündüzler bir şekilde geçiyor ahh!!! Geceler vicdan ve aklın meydan muharebesine girdiği  zindan karası geceler... Uyursam geçiyor da uyuyamadığımda gecede bitmiyor gecenin etkileri. Sabah dinliyorum "bir gece de o inip çıkma"... 

O merdivenden sayısız kereler inip çıktığım geceler bunlar. Gece geçsin diye orta kata çık yat, dön dön dön.. ordan kalk çatıdaki yatak odama  çıkıyorum. Yat. Dön dön... Kalk karanlıkta otur ağla ağla anılar, pişmanlıklar, gelmiş geçmiş  hep kendini suçla suçla. Karanlıkta yatakta ne kadar oturulur ordan kalk. Kimseyi uyandırmamak adına ışık yakmadan oturup,  popomu kaydırarak indiğim merdivenler sonrasında salondan balkona çıkıyorum. Ortalık zifir karanlık gece uzadıkça uzuyor. Bari biraz balkonda oturayım diye düşünmek üzere iken sivri  sineklerin coşkulu  bayram sevinciyle karşılaşıyorum. Gözümüz yollarda kaldı misali ilgi taarruzunda kaldım. Bir ilgi bir ilgi ki ısırılmadık yerim kalmadı. Bu seneki sineklerde  bir tuhaf. Pijama, pantolon demeden şişliyorlar. Velhasılı sabaha kadar volta at ve ağla sabah ezanından sonra yorgunluktan bitap düş yat…Yatınca da kasılma, vücudumda bir şey geziyor hissi, pire ısırıyormuş hissi kaşıntı sarıyor. Vücudum bana yokum diyor.

Bütün bunlarla birlikte huzurum yok! Şikayetim yok! Ama açıkçası ben yok oluyorum…


Zaman  her şeyin ilacı derler yaşananlar  unutulmuyor  ama  geçen zamanla durum değerlendirilmesi  yapılıyor. Farklı açılardan bakılıyor. Yorumlar ağır basıyor. Yaşananların duygusal boyutu yaşanan anın kendisini geçiyor.

İlk günler sadece ağladım hiç bir şey düşünmeden düşünemeden sadece ağladım. Kafamın içine hava doldu. Başımı  balon gibi hissetmeye başladım. Önce kendimi saldım. Her şeyden vazgeçtim. Şiirlerim başta  olmak üzere bana ait şiirlerim fotoğraflarım ve her şeyi yok etmeye karar verdim
Sonra verdiğim kararı terapistimle konuşma ihtiyacı duydum. Onunla yazışmak iyi geldi ve bana
yatsam da kalksam da yanımda olacağını belirtmesi;  benim  kendime farklı açıdan bakmamı sağladı.

Bir hayli düşündükten sonra daha sonraki günlerde toparlanabilmek adına neler yapabilirim arayışına girdim. Resim yapmayı denedim olmadı. İki resim denedim ikisi de berbat oldu. Müzik dinledim. İşe yaramadı. Kitap okumaya çalıştım ne konsantre olabildim ne bir şey anladım. O da işe yaramadı. Yapamadığım  şeyler daha çok  moralimi bozdu. Sonunda  değişik bir şey buldum. Arka fonda uygun olduğunu düşündüğüm bir müzik eşliğinge şiir okumak iyi geldi. Benim için değişik bıkmadığım bir uğraş…

Umarım bu bana daha uzun süre iyi gelecek...