Hastaneye
yolum düştü uğradım. Yaptırmam gereken bir takım
tahlil ve kontrollerim vardı. Onları
yaptırdım. Hafiften bir bulantı hissi oluşmaya sol kulağımdan von von sesi
gelmeye başladı. Başım ağırlaştı. Kendimi evime zor attım. Hemen yattım. Bulantım
çok arttı. Öğürdüm. Birşey çıkaramadım. Tansiyonumu
ölçtük. Büyük 21 küçük 19. Tansiyon
ilacımı sabah içtigim için anca dil altı hapı alabildim. Biraz
yattım. Tekrar ölçtük 17 -10. Biraz daha dinlendikten sonra 15-10 oldu. İçime kuşku
düştü. Benim tansiyonum bu kadar yükselmezdi. Acaba evdeki tansiyon aleti yanlış
mı gösteriyor diye düşündüm. Tansiyonumu
yükseltecek bir olay yaşamadım. Birşey yemedim. Midemdeki o günkü değişik olay ultrason
için içtiğim bol sudan ibaret.
Eczaneye
gittim biraz oturtup, tekrar ölçtüler 17-10. Küsuratları saymıyorum. Eczanedekilerin önerisiyle parka gittim. Bir saat kadar oturdum. Tekrar
ölçtürdüm. 13-8
oh! Nihayet düştü diye sevindim. Akşam ölçtük yine 17-10 bir dil altı
tansiyon ilacı daha aldım. Parkinson doktorumla görüştüm. Bana tansiyon ilacımı
yazan doktorla görüşmemi tavsiye etti. En kısa zamanda görüşeceğim. Yine
çok geç yattım çünkü uykum gelmedi. Uykum gelmeden yatakta dönüp durmak
gelmeyen uykumu daha çok kaçırıyor.
Bu içinde bulunduğum verimsiz kısır döngü içinde kimyadan da fizikten de
kötü durumdayım. Dibe vurdum. Bunu ben daha yükseğe zıplamak üzere hazırlanma
dönemi olarak görüyorum. Bazen kötü huylar da işe yarar hale gelebiliyor. Yeni
farkına varıp, kabul ettiğim inatçılığım beni mücadele etmeye zorlayan itici
güç olarak çok işime yarıyor.
Velhasıl ben bu tansiyon neden çıktı neden düştü anlamadım...