17 Aralık 2019 Salı

Bir tansiyon hikayesi


Hastaneye yolum düştü uğradım. Yaptırmam gereken bir takım tahlil ve kontrollerim vardı. Onları yaptırdım. Hafiften bir bulantı hissi oluşmaya sol kulağımdan von von sesi gelmeye başladı. Başım ağırlaştı. Kendimi evime zor attım. Hemen yattım. Bulantım çok arttı. Öğürdüm. Birşey çıkaramadım. Tansiyonumu ölçtük. Büyük 21 küçük 19. Tansiyon ilacımı sabah içtigim için anca dil altı hapı alabildim. Biraz yattım. Tekrar ölçtük 17 -10. Biraz daha dinlendikten sonra 15-10 oldu.  İçime kuşku düştü. Benim tansiyonum bu kadar yükselmezdi. Acaba evdeki tansiyon aleti yanlış mı gösteriyor diye düşündüm. Tansiyonumu yükseltecek bir olay yaşamadım. Birşey yemedim. Midemdeki o günkü değişik olay ultrason için içtiğim bol sudan ibaret.

Eczaneye gittim biraz oturtup, tekrar ölçtüler 17-10. Küsuratları saymıyorum. Eczanedekilerin önerisiyle parka gittim. Bir saat kadar oturdum. Tekrar ölçtürdüm. 13-8 oh! Nihayet düştü diye sevindim. Akşam ölçtük yine 17-10 bir dil altı tansiyon ilacı daha aldım. Parkinson doktorumla görüştüm. Bana tansiyon ilacımı yazan doktorla görüşmemi tavsiye etti. En kısa zamanda görüşeceğim. Yine çok geç yattım çünkü uykum gelmedi. Uykum gelmeden yatakta dönüp durmak gelmeyen uykumu daha çok kaçırıyor.

Bu içinde bulunduğum verimsiz kısır döngü içinde kimyadan da fizikten de  kötü durumdayım. Dibe vurdum. Bunu ben daha yükseğe zıplamak üzere hazırlanma dönemi olarak görüyorum. Bazen kötü huylar da işe yarar hale gelebiliyor. Yeni farkına varıp, kabul ettiğim inatçılığım beni mücadele etmeye zorlayan itici güç olarak çok işime yarıyor. 

Velhasıl ben bu tansiyon neden çıktı neden düştü anlamadım...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder