2 Ocak 2020 Perşembe

Görünen köy


Bloguma baktığım zaman yazı yazmaya başladığımdan beri ortalama yazdığım yazıların sayısının düştüğünü görüyorum. Eskiden haftada iki yazı yazarken şimdi ayda bir yazabiliyorum, o da belki. Eskiden  hastalığımın üstümdeki etkilerine dair paylaşacak şeyler azdı ama paylaşım arzum yüksekti. Yaşadıklarımı paylaşırsam benim durumumda olan insanlar yalnız olmadıklarını görür diye umarken bir yandan da kendimi rahatlatmak için bir kanaldı yazmak. Geçen zaman içinde paylaşacak şeylerin artmasına rağmen yazı yazmanın ve  tamamlamanın zorlaştığını görüyorum. Daha duygusallaştım. Bir çöküntü içindeyken de yazı yazmaya başlayamıyorum. Başlamışsam da tamamlamam çok zor oluyor. Bunlar ara vermeme neden oluyor. Ara verdikten sonra da başına tekrar oturamıyorum.

Daha az yazıyorum, çünkü diye başladığımda bir liste ile devam ediyorum aklımda. Bahanelerin arkasına saklanmam, yazı yazmadığım için duyduğum gereksiz suçluluk duygusunu bir nevi bastırmak için. Elbette enerjimin düşük olması, duygusal olarak daha çok dalgalanma yaşamam ve yazdıklarımın içime sinmemesi yazı sıklığımı etkiliyor. Fakat bahaneye de ihtiyacım yok...

Önceden terapistimle takip ettiğimiz yabancı Parkinson bloglarında hastalık ilerledikçe düşüyor yazı sıklığı diye düşünürken öyle olmadığını gördüm. Yani tek sebebi hastalık değil. Bunu da anca kendim yaşayınca anladım. Demek kı görünen köy kılavuz istemez her zaman tutmuyormuş. Bu durumda görünen köy hem kılavuz hem yaşanmışlık istermiş.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder