Normal hayatımda yürüyüş yapardım. Az veya çok önemli değil yapardım. Fizik tedavi alıyordum. Şimdi alamıyorum. Haftada 2 kere terapistimle konuşma, yutma, kognitif durum üzerine çalışıyorduk. Biri Skype, biri yüz yüzeydi. Şimdi ikisi de Skype üzerinden gidiyor. Bu hareketsizlik ve eve kapanma hali sanırım Parkinson'u bir adım ilerletiyor.
Bu evden çıkma yasağı evresinde yeni bir durum türedi. Canlı rüya görmeye başladım. Rüyadan çok gerçek gibi geliyor. Rüyalarımda konuşmaya da başladım. Bazen kendi sesime uyanıyorum. Kalktığımda gerçekten oldu mu diye evdekilere sorma ihtiyacı hissediyorum. Birkaç kere olmamış şeyleri olmuş gibi kabul ettiğim için ve ayırt edemediğim için artık sorma yoluna gidiyorum. Ben yavaş yavaş deliriyor muyum acaba diye düşünürken terapistime bahsettim ve buna canlı rüya görmek dendiğini öğrendim. İnsan uyurken dinlenir deniyor ama bu canlı rüya işi kötü oldu. Sanki paralel bir ikinci hayat daha yaşıyormuşum gibi yorucu. Sabahları dinlenmiş kalkmak imkansız.
Diyeceğim o ki, eğer sizde de bunlar oluyorsa korkmayın. Uyuduğunuza eminseniz, evdekilerle yaşanılanları teyit edip, gördüğünüz çılgın rüyaların keyfini çıkarın...
Ben aşağı yukarı 2012'den beri PARKİNSON hastasıyım.Teşhis konulduktan sonra uzunca bir dönem kabullenme sorunu yaşadım. Kendimi yalnız hissettim. Terapistimin tercümesiyle bulduğumuz yabancı bloglar bana daha insancıl, zor ama yinede yaşanabilir bir hastalık tablosu gösterdi. Bu hastalığı yaşıyan bir sürü insan vardı. Bizde de bu teşhisi alanların benim hissettiklerimi yaşadıklarını varsayarak terapistimin fikir anneliği ile bu bloğu yazmaya karar verdim. YALNIZ DEĞİLSİNİZ! YALNIZ DEĞİLİZ!
29 Nisan 2020 Çarşamba
1 Nisan 2020 Çarşamba
Bu yaşta jonglör olduk iyi mi?
Bazen kendime şaşırıyorum. Bir gün önce tamam
demek bir sonraki gün hayıra dönüyor. Geç karar veriyorum. Çabuk fikir değiştiriyorum. Kararı tutmakta zorlanıyorum. Oturduğum yerden kalktığım zaman,
ilk adımı atmaktan korkuyorum. Sanki hayatımda ilk defa yürüyormuşum gibi bir
bilmezlik hali yaşıyorum. Adım atmışım gibi başım ve vücudum ileri gidiyor,
ayaklarım sanki yere yapışmış gibi geride kalıyor. Sonuç, dengem bozuluyor.
Böyle bir dengesizlik durumunu sık sık yaşıyorum.
Her
şeyle mücadele edebilirim, ama beyin yıkama gibi her kanalda korona virüs
bilgilendirmesi var. Açıkçası oynatmaya az kaldı desem yalan değil. Neredeyse
yaşamak zor geliyor gibi.
Bu aralar korona virüs lafı geçtiği için salgından dolayı
ben gayret edip hasta olmamalıyım. Bu şartlarda (3 gün Abant'a gidip eşimin
arkadaşlarının düzenlediği geziye katıldığım için kendimizi karantinaya aldık.)
aşağı yukarı bir haftası geçti. Dün eşimin doğumgünü olmasına rağmen ben
unutmuşum. Kızım İstanbul'un Avrupa kısmında oturuyor. Ailemin geri kalanı ve
biz Anadolu tarafında kalıyoruz. Aralarında anlaşmışlar kızım ve büyük kız torunum
masa örtüsü bıçak çatal kahve getirmişler, gelinim ve küçük kız torunum pasta
yapmışlar, parkta bizi bekliyorlardı. Açıkçası parkta sürpriz doğum günü
partisi olmuş oldu. Mum üflendi, pasta yendi, eşimin doğum günü partisi de bu yıl
böyle oldu.
Bizim kendi kendimize
yaptığımız karantinaya bir de devlet sınır koyunca tam evde kaldık. İlaveten korunmak için almamız gereken tedbirler de eklenince işler biraz çatallaştı. Elimizi 20 saniye sürecek
şekilde sabunlu su ile yıkamak. Dışarıdan içeri girince montları balkonda
bırakmak, yıkanabilecek şeyleri sıcak suda yıkamak, protein ağırlıklı beslenmek
gerekli yerlerde el hijyeni için dezenfektan kullanmak, bir şey bulamazsak
kolonya ile temizlenmek gerekiyor. Bir sürü şeye dikkat etmem lazım. Dışarı
çıkmamam lazım fakat illa çıkmam gerekirse maske ve eldiven takmak gerekiyor.
Karşımdaki insanlardan 1 ila 1.5 metre uzak kalmam gerekiyor. Tokalaşmak,
öpüşmek yasak! Eldivensiz kapı kolu, para, merdiven tırabzanı tutmamak
lazım-mış!
Uzayan bir listeyle birlikte fark ettim ki yaşla birlikte yeni şeylere adapte olmak iyice zorlaşıyormuş. Çocuklar sanki dünyanın en normal şeyiymişcesine uyum sağlamışken ben kendimi 5 topla jonglörlük yapmaya çalışıyormuş gibi hissediyorum. Ve tabi ki tüm topları sürekli düşürüyormuş gibi. Hakkımızda hayırlısı. Daha ne diyeyim?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)