23 Haziran 2020 Salı

Yardımcım sağolsun!

Yardımcım ile uzun yıllar birlikteyiz. Artık birbirimizi iyi tanıyoruz. Adeta ikinci yarım. Birbirimize ters düştüğümüz zamanlar olsa da onu ustaca manevralarla onarıyoruz. En önemlisi birbirimizi seviyoruz. O bizim ailemizin bir parçası. Rahmetli annem Alzheimer olunca yanımıza gelmişti. Anneme o kadar iyi baktı ki annemden sonra da bana bakmaya başladı. Malum Bay P. gelince ben herşeyi yalnız yapamaz oldum. Bizimki meraklı, öğrenmeye açık tamiratlar konusunda yatarıcı ve onarıcı olduğundan bize bakmakla kalmıyor. Onu o kadar sevdik ki kendi evine Gürcistan'a misafir olarak bile gittik. 

Gelelim bana...

Yazlıkta odama merdiven çıkarak ulaşıyorum. Dekoratif tahta merdivenler arasında aralıklar var, oldukça tehlikeli. İnip çıkarken risk taşıyor diye duvara tutunmak için trabzan yaptırdık. Ama elimdekilerin düşmesine engel olamadık. Düşenlerden biri de benim akıllı telefon. İkinci kattan panik içinde ama dikkatli bir şekilde birinci kata indim. Öyle ya önce can sonra canan. Telefona bir şey olursa bir şekilde yenisi alınır, alınıncaya kadar hayatım felce uğrayacaksa da hiç olmazsa ben felç olmayacağım. Bana bir şey olursa yatağa mahkum kalabilirim. Allah beni de herkesi de bu durumdan korusun. Neyse aşağıdan telefonu aldım. İnanılmaz bir durum! Kırılmamış, çalışıyor. Düştüğü en yüksek mesafe bu olmakla beraber yatakta elimden 1500 kere düştü, yine çalışıyor.  

İkimizin telefonu da aynı marka olduğu üzere aynı şarj aletini kullanıyoruz. Yazlıktayız, yasaklar var, en yakın hayati merkez buraya 10 km. Oraya da gidemiyorum. Bu sabah baktık ki onun şarjı da benim şarjım da işlemiyor. Kafaları değiştirdik. Fişleri değiştirdik, prizleri değiştirdik, her şeyi çarprazlama yaptık, olmadı olmadı olmadı.

Bizimki şarj aletinin kafasını çıkarıp bir ucu telefona diğer ucunu da bilgisayara taktı. Şarj çalışmaya başladı. Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Pratik çözümler üretmesi beni oldukça şaşırttı ama işimiz çözülmüş oldu çok şükür. 

Pratik çözümler üreten Tamara'dan pratik tarif. 

Soğuk kahve; malzemesi nescafe, sade dondurma süt, likör.  Bir kişiye bir kaşık kahve konur, blendırla çırpılır, kaymaklı dondurma konur. Alkol isteyen olursa bir kaşık likör ya da viski konur. 

Dedim ya alem şu bizim Tamara. Allah ihtiyacı olan herkese onun gibi akıllı fikirli, samimi, pratik yardımcılar nasip etsin çünkü bu bir şans işi. Bizim kamyon arkası yazımız da yardımcım sağolsun! olsun.


12 Haziran 2020 Cuma

Kıyametim

Şimdi yasak kalktı ama anca bilgisayara geçebildim yazımı. Bir hafta gecikmeli olarak geliyorum dizi misali.

Korona virüs olayı dünyayı nerdeyse yerinden oynattı. Konulan yasaklar disiplinli yaşam gereğiydi. Kendimizi korumamız açısından şart olan kurallar, bizi yordu ve sıktı. Ben mizaç itibariyle yasakları sevmem. Mecbur olmaları sevmem zaten Bay P. yüzünden yeterince mecburiyetlerim var. Üstüne üstlük 2,5 ay evden çıkmamak beni boğdu. Face için yaptığım şeyler de vakit geçirmek için mecburiyet haline geldi. Askeri garnizon gibi. 65 yaş ve üstü şu saatlerde dışarı çıkacaklardır. 2- 4 saat izin verdiler. Onda da pastane restoran kapalı. Sadece parklara çıkıp oturuyorsun. İlk izinde evimizin yanındaki parka gittim. Yer bulamadım. Evden sandalye götürdük. Meğer bizim mahallede ne çok 65 lik varmış. Hoşgörüsüz devamlı gergin berbat bir haldeyim. Üç kişi burun buruna evden çıkmadan geçirdik bu süreci. Üstelik bizim bilumum konuşma ve müştereklik durumu var. Canım hep sıkılıyor. Hapis günler sinirimi bozuyor. Yat, uyu, yemek ye, her türlü tatminsizlik ve gerginlik ortamı yaratan bir negatif hava, içimden hep ağlamak geliyor. Ağrı için doktorumun verdiği ilaç günde 4 taneye çıktı. Yine de faydası yok. Sanıyorum ki bir kutuya da çıksa yine de fayda etmeyecek. Eve kapandıkça kendimi her şeyden elini eteğini çekmiş ve daha yaşlı biri gibi hissediyorum. Ne demek istediğimi sonunda bir şiirle anlatacağım. Bu korona kabusu bakalım ne zaman bitecek?

Kıyametim
Hayattan hiç bir beklentim yok,
Yaşadığım yıllar üzüyor beni,
Mutlu olmam gerekirken
Mutsuzum, umutsuzum..
Hayallerim bile bitti sanki.
Tarifsiz karanlıklar doluyor içime
Sebepsiz, tarifsiz acılar içindeyim.
Ben kimim, neyim, neredeyim?
Bugünde miyim yarında mıyım?
Kayboldum!


5 Haziran 2020 Cuma

40 yıllık dost gibi

Nerdeyse uzun yıllar birarada gibiyiz zona ile. O kadar birbirimize alıştık. Ne yapalım her zaman  istenilen misafir gelmiyor değil mi? 2,5-3 aydır Zona ve sancılı beraberliğimiz devam ediyor. Sebep stressiz üzüntüsüz ortam bulamayışım galiba... Zonanın sinir ucu iltihaplanması olduğunu biliyoruz. Ben sinirlendikçe üzüldükçe  zona da ağrısını arttırarak devam ediyor.

Yazlığa gidebilme  izni çıkınca (65yaş üzerine) hemen değerlendirdik. Ağrılarım azalıp çoğalarak devam ediyor. Ev kalabalık olduğu zaman, birşeylerle oyalandığım zaman,  ortam gergin olmadığı zaman ağrımı daha az hissetttığimi  farkettim. Bence evde kaldığımız/ dışarı çıkma yasağı süresi aşikar olunca zonamın neden geçmediği de anlaşılıyor.

40 yıllık dost gibiyiz diye düşününce aklıma şu şarkı geldi...