5 Kasım 2021 Cuma

Güven


Çocukken sığındığım ana kucağı bana acıların geçtiği ağrıların hafiflediği güvenli bir korunak sayılırdı. İlk güven duygusu bende buydu. Annemin o güzel mis kokusu beni herşeyinden koruyan yer gibiydi. Bunun için ben hala canım yanınca off anam diye yaygara koparırım. Çocukken benim için en güvenli yer ailemin yanıydı. 

Bu güven o kadar kuvvetliydi ki bir anımla açıklamam lazım. Bizim zamanımızda ilkokul son sınıfta imtihan yapılırdı. Ben imtihanın bir gün öncesi sokakta kovboyculuk oynadığımı çok iyi hatırlarım. Çünkü abime güveniyordum. Abim beni iki saat çalıştırsa yeterdi. Neyse gece abimle iki üç saat çalıştık. Sonra bir güzel uyudum. Sabah tabi heyecan bastı beni ve heyecandan yürüyemeyip, kucakta  imtihana giden tek kişi ben olmuş olabilirim. Diğer soruları hatırlamasam da kahve nasıl yapılır sorusu aklımda kalmış. 

Evlendikten sonra içine doğduğum aileye bir de kendi kurduğum ailemi eklendi güven kavramıma. Elimden geldiğince çocuklarıma da vermeye çalıştım bu yuva hissini. Tabi verebildim mi onu çocuklara sormak lazım. Ben onlara güvenerek, onlardaki güveni sağlamlaştırmak istedim. Fakat hep söylediğim ve belki de birazcık arkasına sığındığım bir konu onlarla birlikte büyüdüm ben de. Geri dönüp, baktığımda ben de daha çocukmuşum ilk anne olduğumda diye düşünüyorum.



Hayatın içinde epeyce yol aldıktan sonra güven konusundaki düşünce ve hissiyatım değişti. Anladım ki  güven verebilmek ve güvenebilmek için önce özgüven sahibi olmak lazım. Başkasına güvenerek değil kendime güvenerek hareket etmem gerektiğini çok geç anladım. Hala daha kendime güvenimin tam olduğunu iddia edemem fakat her gün üzerinde çalışıyorum. Yapabildiklerim gündelik olarak değişirken bu özgüven konusu daha da çetrefilli oluyor. Velhasıl hal böyleyken kavanoz açmaya değil ama bir sürü iş için çocuklarıma güveniyorum ki bana yardımcı olacaklar.

65'i geçince

İnsan yaşlanınca değişiyor derlerdi hep. Bizden geçti kızım derlerdi. Yaşım 65'i geçince anladım nelerin değiştiğini. Genç ve sağlıklıyken rahatlıkla yapabildiğim şeyleri zorla yapar oldum. Bir kısmını da hatta tedavülden kaldırdım. Sorun haline gelen şeyler ne kadar basit şeyler esasında. Fakat bu sorunlarla başa çıkma şeklim de değişti. Kendimce bulduğum ve yaptığım şeyler var. 

Gerekli ve randevulu işlerimi tabi ki aksatmıyorum. Fakat keyfi olan şeylerde günlük hissiyatım ve sağlığıma bağlı esnek olmayı alışkanlık edinmeye çalışıyorum. Eski alışkanlıklar ve disiplin anlayışım bu yeni alışkanlığımla çatıştığı için hala daha 'edinmeye çalışıyorum' diyorum. Her zaman yardım eden benken şimdi yardım isteyen oldum. Tehlikeli olan şeyleri yalnızken yapmamaya gayret ediyorum. Bazen sabrım beklemeye yetmiyor. Kendimden beklentilerim her zaman çok gerçekçi değil. Yapmaya çalışıp, yardıma ihtiyacım olduğunu kabullenmem gerekiyor. Denemedim demiyorum ama hiç olmazsa. Hiçbirimiz mükemmel değiliz nitekim. Unutmamam gerekenleri evin  kapısına yazılı olarak asıyorum. Orada, anahtarı unutma, ışığı kapat, ütü kullandıysan prizi kontrol et, ocağı kapat gibi şeyler yazıyor. 

Gençken kullandığım ilaçlarda neredeyse yan etki görmezken şimdi ilaç içtikten sonra yeni bir semptom gözlemlersem hemen acaba yan etki mi diye düşünüyorum. Güvenilir kaynaklardan öğrendim ki yaşla birlikte ilaçların vücudumuzdaki etkisi değişirmiş. Mantıklı geldi. Nitekim eskisi gibi hareket edemiyorum, eskisi gibi keskin reflekslerim yok, gözler, kulaklar, burun hepsi benimle birlikte yaşlanıyor. İlaç nasıl aynı etkiyi yapsın?  

Kendimde gözlemlediğim bir başka konu ise üstümde baskı veya stres hissettiğimde bir süre sonra bana yeni bir semptom olarak geri döndüğü. Gerildiğim durumlar olduğunda veya çözüme kavuşturamadığım içsel hesaplaşmalarım olduğunda Bay P. de sağolsun gözüm, kaşım, elim hepsi bir ayrı oynuyor. Arabanın konsoluna konan oynar başlı köpekler gibi hissediyorum bazen. Ne kadar sinir bozucu birşey olduğunu ancak yaşayan anlayabilir. Anlatabileceğim bir duygu değil. Kendi vücudumu kontrol edememek beni aklım fazlasıyla yerinde olduğu için çok çok üzüyor. Fakat yine belirtmem gerekiyor ki bu belirtiler sorunu çözdüğümde veya bir şekilde üzerimdeki stres ortadan kalktığında bu oynamalar bir anda geçiyor. Sanki sihirli bir değnek değmiş gibi. İlaç vs kullanmadan geçtiği için biliyorum ki bu tamamen içimdeki huzursuzluğun hastalığım sebebiyle bulabildiği dışavurum. 

Yine de içim genç diyorum. Diyorum ama, gençken biri dansa götürse diye beklerdim. Bugün biri kalk gidelim dese gitmem. Üşenirim. Diyeceğim şu ki sağlık meselesi değil illa ki değişikliklerin kaynağı. Yaşım ilerledikçe yapmak istediklerim de ona kendiliğinden uyum sağlıyor.