Bu sene Parkinson la birlikteliğimiz daha farklı ne kadar gayret etsemde bazı şeyler değişti. Hareketlerim daha da yavaşladı. Binbir zorlukla denize girmek için deniz kenarına indiğim zamanlarda da yüzemedim. Tamam sırtüstü yüzüyorum fakat denizden çıkmak için dönmek gerekiyor. Ben dönemiyorum. Yardım istiyorum. Çıkış yeri kum. Kuma gömülen ayağımı da çıkarmak güç oluyor. Koca yaz boyunca denize anca birkaç kez girebildim. Anca çalışırken balkonumdan seyrederek vakit geçirdim. Neredeyse yaz bitme aşamasına geldi. Bu süre boyunca istanbul da olan iki arkadaşım sağolsunlar beni ziyarete geldiler. Oğlum ve gelin kızım da eşimi evlerine davet ettiler. Eşim iki gün geliniyle torunuyla oğluyla beraber olmuş oldu. Arkadaşlarımın gelmesi beni fazlasıyla mutlu etti. Hepimiz çok eğlendik muhabbet ettik.
Burada beyler - on bir ay Eylül ayını beklerler. Aşağı yukarı oturanların yarısının kayığı, motoru denize açılacak bir şeyi vardır. Eşim de senelerdir balığa çıkar. Boş dönmez. Arkadaşlarımla güzel bir akşam yemeği yedik. Burada yani yazlığımızda denize 500-600 metre uzaklıktaki deniz ,bahçe manzaralı br balkonumuz var. Her şey güzel de şu sivrisinekler olmasa hiçbir şey tesir etmiyor. Bir de tuhaflar ısırmadan sonra korkunç bir kaşıntı ve sonrasında cilt altında mercimek kadar bir kabarıklık yapıyor. Kahvemizi de içtikten sonra aşağıya sahile indik.
Burası bir Bodrum bir Çeşme değil kafa dinlenecek emeklilerin çoğunlukta olduğu bir balıkçı yerleşim noktası. Sahil boyunca uzanan bir caddesi bir de bir bisiklet yolu var. Bütün piyasa yapılan yer bu kadar biz sağa sola bakınarak yürürken müzik yapan 2-3 gence daha rastladık. Boş bulduğumuz bir banka oturup müzik dinledik muhabbet ettik dalgaları seyrettik. Bir ara müzik hareketlendi baktık ki yoldan geçen kadınlar oynuyor. Oynayan kadınlar bir hayli arttı Banklarda oturanlarda kalkıp oynayan guruba katıldılar. Biz durur muyuz? Biz de bir iki defa döndükten sonra dondurmacıdan dondurma aldık. Yine bir banka oturduk çocuklar gibi. Öyle ki her şeye gülme moduna geçtik. Benim pilim bitti. Düz yolda bile yürüyecek halim kalmadı. Eve nasıl dönebileceğimi düşünürken uzaktan gelmekte olan atariyi fark ettik. Hemen aklımıza aynı şey geldi. Belediye zabıtasının arabasını durdurduk. Arkadaşım benim zor yürüdüğümü söyledi ve evime bırakabilirler mi diye sordu. Onlar da kabul ettiler. Böylece ben hem evime kolayca vardım, hem de ilk defa atariye binerek elektrikli araba konforu yaşamış oldum. Ne diyeyim, herşeyin bir ilki vardır.