Ne kadar kabul etmek istemesem de sonbahar sabah akşam kendini hissettiriyor. Yapraklar sararıp, dökülmeye başladı. Bahçedeki elmalar "Artık zamanımız geldi. Topla bizi." diyor adeta. Sabah kalkınca kendimi çok yorgun ve halsiz hissediyorum. Bu artık genelime tekabül etse de kendi kendime farkı hisssedebileceğim kadar arttı. Kronik bir melankolik hava ve yorgunluk taşıyorum sırtımda. Hamal misali takılıyoruz.
Mevsim dönüşü Pazartesi sendromu gibi giyinip, geliyor sabahları.
Bombalar artık yakınıma düşmeye başladı. Çok sevdiğim, canımın parçaları insanların ciddi hastalıklarla mücadelelerine seyirci kalıyor olmak da cabası. Ancak tez şifa bulmaları için dua edebiliyorum. Eşimde de geçti dediğimiz hastalık nüksedince, can canı arar pozisyona geldik. Hasta evinden hasta evine hal hatır soruyoruz. Destek olmak adına elimden geleni yapsam da ne yalan söyleyeyim bile bile lades olmuş olmak da ağrıma gidiyor. Ah keşke şu zararlı alışkanlıklardan vazgeçirebilseydim de kendimi faydalı olmuş hissedeydim.
Bu kadar birikim olunca az biraz isyan ediyor insan. İsyankarlığım beni bile rahatsız ediyor. Bu huysuzluğumun suçlusunu bulmak istiyorum. Suçlu her neyse bir sonraki durakta indirmek istiyorum! Suçlularda inecek var!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder