Bir şeye başlamak değil bitirmek beni canlandırıyor. Bitirmek derken noktayı
koymaktan bahsetmiyorum. Beğenime uyabilmeli
–oldu,tamam diyebilmeliyim. Bunun için uğraşabilirim. Ta ki doğru yolda olduğumu
görene kadar. Kavram karmaşası yaşadığımı, konuları yaydığımı, bu yayıntı içinde ana konuyu kaybettiğimi de biliyorum. O zaman kendimce toparlamam gerekiyor.
Boş kalmak beni
dinlendirmiyor. Bir bilinmezlik, sapıtma bataklığına götürüyor. Artık başıma gelenlere yabancı değilim. Kendimi iyi hissetmediğim zamanlarda hedefi küçültmek, başladığım işin uzun zaman gerekmeden bitecek bir şey olması bana daha iyi geliyor. Daha önce
konusu nasıl geçti hatırlamıyorum ama bir yerlerde bahsetmiştim sanki, bahçe işlerinden hoşlanan birinin bahçeye bakabilecek kadar gücü ve
zamanı yoksa balkon saksıları veya salon bitkileri ile uğraşması da aynı mutluluğu
veriyormuş. Benim için bu kitap okuma sevgisiyle gündeme geldi. Kitap okumayı çok seven ben bir süredir okumakta zorlanıyordum. Bunu terapistime söyleyince bana okurken dikkati tutup, odaklanmayı kolaylaştıran birşeyden bahsetti. Sonuç olarak şimdi okuduğum sayfanın üzerine şeffaf sarı renkte bir folyo koyuyorum. Sayfa daha aydınlık ve rahat okunur duruma geldi. Sanırım tekrar daha keyifli okuyabileceğim…
Aslında benim hayatım şaşırtmalı bir yapboz galiba… Normalinde yapbozun eksik parçasını bir başkası ile dolduramayız
ama benimkinde eksik parçaları (yapamadıklarımı) yapılabilir olanla
doldurmak mümkün. Benim yapbozumun esas püf noktası illa ki o olacak demekten vazgeçebilmeyi becermekten, kelebek olabilmekten geçiyor.
KELEBEK
Yakınken uzak oldu
Gönlü bana ırak oldu
Özlem hasret boşunaymış
Kavuşmak hayal oldu
Yarin gönlü bir kelebek
Dolaşıyor çiçek çiçek
Sıra kime gelecek
Ahde vefa kaldımı ki?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder