2 Temmuz 2019 Salı

Az daha boğuluyordum...


Yazlıkta her gün belirli saatte denize gidiyoruz . O günde denize girmek üzere restaurant cafe beach gittik. Sıcak ve güneş bana dokunduğu için şezlongda yatıp güneşlenmeyi tercih etmiyorum. Masada oturup, yüzüp, gelip, kitap okumayı tercih ediyorum.

O gün deniz dalgalıydı. Çok dalga olmasa da beni rahatsız etmeye yeterliydi. Eşim birlikte yüzeriz dedi. Birlikte yüzmeye başladık. Bir ara ben yoruldum, dönüyorum dedim. Hızlı yüzdüğü için benden hızla uzaklaştı. Ben sahile doğru yüzmeye başladım. Bu sırada bacağıma kramp girdi. Dalga da olunca bir hayli su yuttum. Sırtüstü yüzerken yüzüstü dönemedim. Panikledim. Su yutmaya devam ettim. Kendi kendime sakin ol dedim. Sakin ol. Panikleme dedim. O kadar yoruldum ki parmağımı oynatıcak halim kalmadı. O arada eşim geri dönüş yolundaydı. Bir hayli yakınımdan geçti. Seslendim duymadı. İşaret ettim anlamadı. Beni o halde bırakıp, gitti. Bir bayandan elimi tutmasını rica ettim. Yüzüstü döndüm. Eşimin sahilde suya kapılan terliklerinin peşinde olduğunu gördüm. Laf aramızda bir hayli de sinirlendim. Bana bakmadı bile! Terliğini sağa sola sorup duruyordu. Yaklaştığım sahilden kontrolüm dışında nasıl olduysa sırtüstü dönüp, tekrar uzaklaşmaya başladım. Bu  arada eşimin sesini duydum. "Nereye gidiyorsun? Yeter artık! Gel!" diye bağırıyordu. Kasıtlı ve isteyerek denizde olmadığımı hala farketmemişti. Artık kendimi bırakmak üzereydim. Eşim son anda elimden tuttu. Ne dolanıp duruyorsun dedi. Çeke çeke sudan çıkardı. Hanımlar etrafıma toplandı. Geçmiş olsun dediler. Akıl verenler çok oldu. Velhasılı benim için berbat bir anı oldu. Bunu doktorumla konuşmam gerektiğini düşünüyorum. Yani açıkçası az daha rahmetli oluyordum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder