Yazlıkta her gün belirli saatte denize gidiyoruz . O günde denize girmek
üzere restaurant cafe beach gittik. Sıcak ve güneş bana
dokunduğu için şezlongda yatıp güneşlenmeyi tercih etmiyorum. Masada
oturup, yüzüp, gelip, kitap okumayı tercih ediyorum.
O gün deniz dalgalıydı. Çok dalga olmasa da beni rahatsız etmeye
yeterliydi. Eşim birlikte yüzeriz dedi. Birlikte yüzmeye başladık. Bir ara ben
yoruldum, dönüyorum dedim. Hızlı yüzdüğü için benden hızla uzaklaştı. Ben sahile
doğru yüzmeye başladım. Bu sırada bacağıma kramp girdi. Dalga da olunca bir hayli su
yuttum. Sırtüstü yüzerken yüzüstü dönemedim. Panikledim. Su yutmaya devam
ettim. Kendi kendime sakin ol dedim. Sakin ol. Panikleme dedim. O kadar
yoruldum ki parmağımı oynatıcak halim kalmadı. O arada eşim geri dönüş
yolundaydı. Bir hayli yakınımdan geçti. Seslendim duymadı. İşaret ettim
anlamadı. Beni o halde bırakıp, gitti. Bir bayandan elimi tutmasını rica ettim.
Yüzüstü döndüm. Eşimin sahilde suya kapılan terliklerinin peşinde olduğunu
gördüm. Laf aramızda bir hayli de sinirlendim. Bana bakmadı bile! Terliğini
sağa sola sorup duruyordu. Yaklaştığım sahilden kontrolüm dışında nasıl olduysa
sırtüstü dönüp, tekrar uzaklaşmaya başladım. Bu arada eşimin
sesini duydum. "Nereye gidiyorsun? Yeter artık! Gel!" diye bağırıyordu. Kasıtlı ve isteyerek denizde olmadığımı hala farketmemişti. Artık
kendimi bırakmak üzereydim. Eşim son anda elimden tuttu. Ne dolanıp duruyorsun
dedi. Çeke çeke sudan çıkardı. Hanımlar etrafıma toplandı. Geçmiş olsun
dediler. Akıl verenler çok oldu. Velhasılı benim için berbat bir anı oldu. Bunu
doktorumla konuşmam gerektiğini düşünüyorum. Yani açıkçası az daha rahmetli oluyordum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder