Yaşayan her canlının sevgiye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Sevgi beni
ruhen besler. Sevgi ihtiyacım yaşımla beraber çok değişti. Eminim
ki sizde de benzer şekilde değişiklikler olmuştur.
Çocukluğuma döndüğüm zaman hastalandığımda anneme nazlanışlarım ve
annemin yaptığı domatesli şehriye çorbası geliyor. O kadar iyi gelirdi ve o kadar lezzetliydi ki… Sanırım o çorbanın iyileştirici gücünü veren annemin sevgisiydi. 94 yaşında ölen annemi özlüyorum ve keşke yaşasaydı
da bende sarılıp, o mis anne kokusunu doya doya içime çekseydim diye
düşünüyorum. Annem benden önce olan kız evlatları yaşamadığı için çok acı çekmiş. Benim
de yaşamayacağımı düşünmüş olabileceğini düşünüyorum çünkü dışa vuran sevgisini çocukken pek hissetmedim. Şimdi anlıyorum ki bazı yaptıkları aslında sevgi ifadesinden başka birşey değilmiş. O zaman görememişim. Mesela abimlerin gitmeme izin vermediği bir pop konserine gidebilmem için beni bizzat götürmüştü.
Aile evimden çıktıktan sonra sevginin bambaşka türleriyle tanıştım. Mesele tanıştığım sevgi türleri değil ama. Yaşım büyüdükçe haliyle ihtiyaçlarım da değişti. Korunup, kollanandan koruyup, kollayana dönüştüm kendi ailem içinde. En azından ben öyle olduğumu düşündüm hep. Sadece aile kurmak ve aileyle yaşanan sevgi ilişkileri bazı noktalarda yetersiz geliyor. Nitekim aileyiz ve ne olursa olsun kendi alanımıza ihtiyacımız var. Özel hayat olarak arkadaşlarım da, sosyal yaşantım da benim için hep önemli oldu. Yaşadığımız şehirlerde farklı çevreler, farklı arkadaşlıklar ve farklı hobilerim oldu. Detaya girmek istemiyorum çünkü aklımdaki konu sevgiye olan ihtiyacımın nasıl şekil değiştirdiği ve şu anda neye ihtiyacım olduğunu yeni fark edişim.
Arkadaşlarımın ilgisine ve onlarla kaliteli vakit geçirmeye şimdi daha çok ihtiyaç duyuyorum. Özellikle Bay P.'nin bundan sonra hayatımda olacağı tanısı konduktan sonra ailemin hakkımdaki endişeleri giderek arttı. Bir yandan endişelerinin sevgilerinden kaynaklandığını bilsem de bu endişe beni bazen yoruyor ve sıkıyor. Arkadaşlarımla geçirdiğim birkaç saat bana alabileceğim bütün ilaçlardan daha iyi geliyor. Kendimi yeniden özgür ve güçlü hissediyorum. Bunu da yanlış anlamayın. Özgür değilim veya güçsüzüm demedim. İnsanlık hali her zaman aynı şeyi hissetmiyorum sadece.
Sevgi ihtiyacımı her zaman yakın tanıdıklarımdan karşılamadığımı da söylemeliyim. Mahallemizdeki gazete büfesindekilerin bana –buyur hanım abla diye hitap etmeleri, alışveriş yaptığım eczanenin ilaçlarımı eve göndermesi kendi çapımda sevildiğimi hissettiriyor. Apartmanın kapısında karşılaştığım komşularımın benden önce davranıp, kapıyı açmaları, hal hatır sormaları, çok iyi göründüğümü söyleyip moral vermeleri, elimde poşet çanta varsa yardım teklif etmeleri kalbimi okşuyor. Çok romantik oldu ama etrafımda ailem dışındaki insanların da beni sevdiklerine dair belirtileri görünce duygulanıyorum. İster yaştan oduğunu düşünün, ister duygusal karakterime verin.
Kısacası sevgiye olan ihtiyacımı bazen telefondaki "nasılsın anane?", bazen bir evlat sesi, bazen minik torunumla dondurma yemek, bazen arkadaşlarımla bir kahve, bazen mahalle bakkalının samimiyeti, bir terapi seansı, yardımcımın desteği karşılıyor....Birinden biri değil, hepsine ihtiyaç duyuyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder