27 Eylül 2019 Cuma

Cumaları serbest kıyafet


Şu noktada kendimi arafta hissediyorum. Hiç bir şeye karar verememek bana bu durumu çağrıştırıyor. Bu durumda kaldığım çeşitli zamanlar olmuştur. 

Kendimi bitmiş hissetmeme rağmen herkes iyi göründüğümü söylüyor. Sanki bende birkaç tane ben varmış gibi. Bu durum aslında benim de tuhafıma gidiyor. Bitmiş tükenmiş isteksiz hiçbir şeyden memnun olmazken (torunlarım hariç), aynaya bakınca, günlük bakımını yapmış, ruj sürmüş, küpe takmış, giyinmiş birini görüyorum. Bu da beni şaşırtıyor. Dışarıya rol yapıyormuş gibi hissediyorum kendimi. Halbuki hiçbir zaman rol yapmayı beceremedim. Hatta bu yüzden okuldayken tiyatro faaliyetlerinin hiç birine katılmadım. Şimdiki görünüşüm Bay P.'nin sinsi tarafı olsa gerek. 



Arada Bay P.'ye de biraz taviz vermişim sanırım. Oturup kalkınca ilk adımı atmakta zorlanıyorum. Sanki ayaklarımın altına yapıştırıcı sürülmüş gibi hissediyorum. Başım adım atmışım gibi ayaklarımdan önde gidiyor. Elimin titremesi arttı. Duygularımın ayarı değişti. En basit şeye ağlayan ben, şimdi ağlayamıyorum. Bunu da şöyle açabilirim. Ablam neredeyse bir aydır hastanede. Korkunç bir bekleyiş içine girdik, Ameliyat üstüne ameliyat geçirdi: Bir gün ümitleniyoruz, çünkü iyi görünüyor, bir gün ise kötüye gidiyor. Hepimiz çok üzülüyoruz. Bana göre ağlamak insanın içini boşaltmasıdır. Ama ağlayamıyorum. Donuyorum. Aynı önceki yazılarımdan birinde anlattığım eşimin kazasındaki gibi. 

Beni etkileyen bir sürü olay bir araya geldi bu aralar. Yakın arkadaşım eşini kaybetti. Ona da çok üzüldüm ve üzüntüler beni oldukça etkiledi diye düşünüyorum. Mevsim geçişi midir üzüntü ve stres midir bazı şeyler rahatsız edici boyutlara geldi. Yürürken kalbimin üstüne ağırlık basmış gibi bir sıkıntım var. Sanki kalbim sıkışıyor. Yürürken nefesim daralıyor ve hava açlığı çekiyorum. Organlar sağlam tetkik edildi ama nedeni belli olmayan sıkıntılar geçmiyor. 

Fırsatçı Bay P. benim halimi görünce saklandığı yerden bakıp, bana gülüyor belli ki.

Buradan sesleniyorum!
Sayın Bay P. benim pabucum biraz pahalı. Sen güldükçe, ben daha çok mücadele ederim!




18 Eylül 2019 Çarşamba

Hayat program yapmaya gelmiyor!


Yaptığım programı gerçekleştirebilmek için elimden geleni fazlasıyla yaparım. Denerim, yoklarım, zorlarım olmuyorsa olmuyor diye vazgeçerim. Hele üç defa denemede olmuyorsa  tamamen vazgeçerim. Programladığım bir şeyin engellenmesi, uğraştığım halde olmaması beni kızdırır. Eşim gidip, geldiğim yerlere karışmazdı. Ben izin almam sadece gittiğim yeri bir not kağıdına yazar bırakırdım. Tanımı aldığımdan beri herşey değişti. Yazlıktan İstanbul'a giderken bir sürü işimi halletmek üzere gidiyorum. Randevu alıyorum, uğraşıyorum. Düşünün otobüs biletini bile ayırtıyorum. Tam  kapıdan çıkacağım sırada eşim, bugün gitme demesin mi?! Bazen söz dinlemeye koşullanmış olduğum için refleks olarak kalıyorum. Fakat sinirlerim yerinde kalmıyor. Bazen de özgürlüğümün kısıtlandığını hissettiğim için ben bu programı boşa yapmadım diyip, gidiyorum. O zaman da evin huzuru kaçıyor. Velhasıl Bay P. hayatımıza girdiğinden beri taş taş üstünde kalmadı, birbirimize çooook anlayış göstermemiz gerekiyor, çooook!

Yakın geçmişte kızım ve köpeği  ziyaretimize geldiler. Akşam yemeğinde beraber olduk. Eşim ve kızım sabah erken kalkıp, balığa çıktılar. Bir süre sonra  geri döndüler. İnanması güç geldi ama kızımı deniz tutmuş. O gün denize girdik. Ben de yüzdüm. Bu yaz iki defa yüzemediğim  zaman oldu.
Akşam kızım da benim balkon keyfime katıldı. Sabah erken  uyanamadığım için kızımla eşimin yaptığı yürüyüşe katılamadım. Her işte bir hayır vardır. Köpeği de yanlarına almışlar. Dönüşte sokak köpekleri tasmasız olan köpeğimize saldırmışlar. Kızım köpeğini kaçırırken eşim köpeklerin üzerine yürümüş dengesini kaybedip, düşmüş, yerde sürüklenmiş. Eşimin iki elinde de oldukça derin ve anca bir aya düzelecek gibi görünen yaralar var. Onları öyle  görünce tepki olarak adeta dondum. Eskiden  olsa söylenir, ağlardım. Fakat aynaya bakınca yüzümde umursamamış bir ifade var. Bu Bay P. ifadesi. Terapistimin bana söylediği ilk şeylerden biri yüz ifadeniz giderek donuklaşacak olmuştu. Kastı bu olsa gerek. İçim yine köpürüyor, yine aklımdan ben gitseydim herhalde kendimi önüne atar ve çok daha zor durumda kalırdım çünkü eşimin reflekslerine sahip değilim diye de geçti. Yüzüm bunların hiçbirini yansıtmadı. Yine düşünüyorum bu sene Ağustos ortası çıkması beklenen palamut hiç çıkmadı. Belki palamuttan sonra çıkması  beklenen, lüfer gelecek. Eşimin o ellerle ne zaman balığa çıkabileceği belli değil. 11 ay beklediği ve en keyif aldığı dönem. Fakat ne olursa olsun hayat kendi programını yapıyor.