Bir süredir yine yazmıyorum..Yazamıyorum. İçimden hiçbirşey gelmiyor ama bu sefer mevsim geçişi veya alıştığımız gelişigüzel dönemlerden biri değil.
Kısa bir süre evvel ailemizin büyüğü, kıymetli ablam, görümcemi kaybettik. Amansız
bir hastalık onu bizden aldı. Onun hayata bağlılığı ve verdiği mücadele örnek
alınacak değerdeydi. O elinden geleni fazlasıyla yaptı fakat ömür defterinin
sayfaları dolduysa ne yapsan boş oluyor.
Diğer törenler ve defin işlemi için
memlekete gittik. Uçakla yaptığımız yolculuğun sonunda 2 saatlik araba yolculuğu yaptık. Vardığımızda başlamış olan törenlere katıldım. Üzüntü, yorgunluk, kalabalık ve sıcak beni çok etkiledi. Evin her tarafı
misafirlerle doluydu. Beni evin başköşesine oturttular. Dua
başladı. Benim oturduğum yerde gözüm kararmaya başladı. O anda karşımda
oturan kızımla gözgöze geldik. Anladı. Hemen beni kaptılar ve boş bir
odaya götürdüler. Kolonyalar döktüler ve sonra boş odada biraz dinlendim.
Dualardan sonra camiye
gitmek için inilmeye başlandı. Bir sürü aile yakını beni yürürken destekledi. Bu
arada kol çantam da elden ele dolaştı.
Biraz daha taziye kabul ettikten sonra sevdiğim, saydığım ablama götürüldüm. O sırada da hala aklımdan geçen tek şey vardı. Sürünerek de olsa o gün camiye ve mezarlığa gidebilmeliydim. Gidemedikten
sonra o kadar yolu gitmiş olmanın bir anlamı yoktu.
Akşam misafirlerle birlikte
toplu yemek yendi. Benim çanta yine bir yerlerdeydi. Okunan dualardan sonra biz
arabamıza giderken çantam beni buldu. Otele gelince hemen uyumuşum. Ertesi sabah kahvaltıda akrabalarımızın yanına geçtim. Ordan burdan konuşurken, misafir kızımız annesine "O herkesin aldığı çantadan Yaşar Teyze de almış. Nereden aldıysa biz de alalım." diyince gülmeye
başladım. Lafa karışarak çantanın benim olduğunu ve taşıyacak halim kalmayınca sağ olsunlar misafirlerin yardım ettiğini açıkladım. Bir sürü kişide dolaştı ama hepsi aynı çanta dedim.
O
gün uzaktan gelen misafirler vedalaşarak ayrıldılar. Sıra bize gelince herkesle
vedalaşıp kapıya çıktığımda ayakkabımın yerinde olmadığını gördüm. İçeriye
seslerek ayakkabılarımı sordum. Hepimiz aradık ama benim ayakkabı yoktu. İçimden kendi kendime
çantadan sonra ayakkabı da gezmeye başladı dedim. Gelin kızlarımızdan birinde yedek ayakkabı vardı. Onu giymek zorunda kaldım. Mecburiyetten giydiğim değişik ayakkbılarımla aşağıya indim. O sırada yanımıza
gelen küçük gelin yan komşu yanlışlıkla almış olabilir mi acaba diye sesli
düşündü. Ardından yukarı çıkması ve elinde benim ayakkabılar ile dönmesi bir
oldu.
Bütün bu üzüntü ve acı içerisinde anlık da olsa aklımı aldı bu anlar...Şimdi geriye dönüp, düşününce yine güldüm. Hayat böyle bir şey işte...İnsan üzüntüden yürüyemez, bitap haldeyken bile yüzüne bir gülümseme getiren olaylar yaşayabiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder