Biraz geriden geliyorum ama bu aralar yazdıklarımı bilgisayara aktarana kadar vakit geçiyor. Başka bir sürü uğraş ile meşgul olmayı tercih ediyorum. Zaten sıcaklar da akıl mı bıraktı?
Yazım babalar gününden kalma....
Dün babalar günüydü. Aile içi bir kutlama yapalım dedik. Gelin kızımla oğlumun davetlisi olduk. Dünürlerle güzel bir babalar günü yemeği yedik. Üstüne de becerikli yardımcımın yaptığı şahane babalar günü pastasını yedik. Sakin huzurlu bir yemek oldu. Oğlum ertesi günü İstanbul'a gideceğini söyledi. Ben de gitmek istediğimi söyleyince oğlum "Gelmene gerek yok. İstediklerini ben getiririm."diyerek konuyu kapattı. Bir zamanlar arabama atlayıp, kendim gider işimi halledip dönerdim. Şimdi bunlara ambargo konuldu.
Bir de sanırım konuşma özürlü olmaya başladım. İstediklerimi anlatamadığımı düşünüyorum. O 3 ay ve devamı beni bitirdi. İyi kötü yalnız evden çıkabiliyordum. Şimdi yürümem daha yavaşladı. Açıkçası evden çıkmamam ve hayata olumsuz bakışını değiştiremediğim eşimle burun buruna üç ay beni resmen ihtiyarlattı. Bir sürü şeyden vazgeçtim vazgeçebilirim. Gönlüm soldu. Enerjim bitti. Önceleri yaş alıp ihtiyarlamıyordum.
Şimdi ise ihtiyarladığımı erteleyecek fazla zamanım kalmadığını düşünüyorum. Bütün 65 yaş ve üstü olanların (Akli dengesi yerinde olanların) yarına erteleyecek zamanları olmadığından Evden çıkmama sebebimiz olan Corona ya çok kızdıklarından eminim. Küçük çocukların her gün açık havaya çıkarılması gerektiğini çocuk doktorları tavsiye ederler. Yaşlı insanlar içinde açık havaya çıkmak yürümek hareket etmiş olmak anlamı taşıyor. Bunu kendimde deneyimleyerek yazıyorum.
Rahmetli annem kalça kırağı ameliyatından sonra kontrole gittiğimizde doktor bana yaşlı insanların yürümeme hareket etmeme durumunda vücutlarının kireç bağlayacağını sonrasında isteselerde yürüyemiyeceklerini söylemişti. Şimdi ben de aynı durumdayım.
Yazlıkta olduğumuz için fizyoterapistim İstanbul'da kaldı. Fizik tedavi bana biraz hareket imkanı sağlıyordu. Bir de benim yaşadığım başka handikapım var. O da şu Parkinson ilaçlarımdan birinin bulunmaması 4 kişi nerdeyse 3ay aradılar. İzmit, Kandıra, İstanbul, Samsun'da arandı. Bulunamadı. Doktorumla konuşuldu. Muadili yok! Ben de ilaçsız kalmamak için Günde 6 tane içtiğim ilacı 4 adete indirdim. Bunun doğru olmadığını bildiğim halde mecbur kaldım. Bunun sonucunda, hareketlerim, yürüyüşüm yavaşladı. Görsel algıda farkedilir zayıflama, istemsiz dil ve dudak hareketlerimin artması, maske surat ifadesinin gelişi, yürürken nefes almada zorluk da üstüne eklendi. Bu arada Zona ile de boğuştum.
Evdeki stresli ortamdan dolayı nerdeyse 4 ay sürdü. Yani şu 4 ayda Zona, Corona, evdeki stress ve Bay P. ile mücadele ettim. Bir de eve kapatılarak, az hareket ederek, paylaşımsız, konuşmasız, devamlı gergin. Artık gerçekten gücüm kalmadı. Bu kadar olumsuzluk içinde ben teslim oldum. İhtiyar olduğumu ihtiyarlığı kabul ettim. Eve kapanmayı istemiyorum. Azalan ömrümün 5 dakikasını boşa harcamaya niyetim yok. Böylece yapmayı planladığım şeyleri ertelemeyi doğru bulmuyorum.
"Dün geçti, yarın meçhul; bugün ne yaparsan o!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder