24 Ağustos 2020 Pazartesi

Bıçak sırtı

Bıçak sırtında yaşıyormuş gibi hissediyorum çoğu zaman. Neden mi? 

İkinci Korona dalgası  geliyormuş haberleri arasında 0-65 yaş  üstü evden çıkmasın deniyor yine! Afakanlarım  tepemde halay çekmeye başlıyor bunları duyunca. Eve kapanmak demek benim için hem kalan zamanım benden çalınıyormuş hissi yaratıyor hem de evde huzur kalmayacağı anlamına geliyor. İnsan üst üste oturunca kiminle olsa bir noktadan sonra bir şekilde hırsını en yakındakilerinden alıyor. Hele bir de yaş almış başını gidiyorsa tahammül sınırları iyice düşüyor. Alışmışız dışarı çıktığımız ve herkesin kendi alanına sahip olduğu düzene. Kapana kısılmış gibi yaşayınca haliyle daralıyoruz. Dışarı çıkmaksa Koranaya buyur demek anlamına geliyor sanırım....O yüzden oturuyoruz oturduğumuz yerde. Evdeki huzur ve dışardaki tehlike arasında bir bıçak sırtında dans ediyoruz.

Gelelim bu hafta sonuna.. özet olarak gürültüsüz ve sakin geçti. İlaç gibi geldi. İstanbul'dan çok sevdiğim doktor gelinim, cici oğlum ve cici torunlarım geldiler. İlk akşam bizdeydik. İkinci akşam son dakika yemekleri alın bize gelin diye davet ettiler. Hayallerimdeki gibi sakin, neşeli bir yemek oldu. Kimse kimsenin yediğine içtiğine karışmadı. Tatsızlık olmadı. Ana yemeğimiz Ali Nazik olacaktı ama onu götüremedik. Fakat sizlerle o tarifi paylaşacağım. 

Gidecekleri günün sabahı havuzda yakaladık çocukları. Torunum havuzun dibine dalıp  dibindeki mozaiklere el değdirip, çıkıyor. İtiraf ediyorum ki benden iyi yüzüyor. O dalıp dalıp çıktıkça bana dalmayı öğretir mi diye sordum. Bana hayretler içinde "Babaannecim sen dalmayı bilmiyor musun? diye sordu. Ben de başımı suya sokunca bacaklarımın ve popomun suyun üstüne çıktığını söyledim. O da bana tüm ciddiyetiyle dalarken ciğerlerimdeki havayı boşaltmam gerektiğini açıkladı. Böyle bir öğretmen olur da ben öğrenmez miyim diye geçirdim içimden ama Bay P. bu hesaplarıma da çomak sokuyor tabi ki. Kambersiz düğün olur mu?


Gelelim Nazik Ali'nin tarifine...

4 tane tombul patlıcan

500 gr sotelik doğrannış kuzu eti (kendi suyunda pişmiş)

1 su bardağı süt

1 çorba kaşığı un

1 çay bardağı kaşar rendesi

1 limonun suyu

Yapılışı: Közlenmiş patlıcanları küçük küçük doğra üzerlerine. 1 limon suyunu sık karıştır. Kararmaması için tereyağında unu bir kaç sefer çevirdikten sonra ezilmiş ve ince kıyılmış köz patlıcanları karıştır sonra 1 su bardağı ılık süt ilave ederek ez iyice yedir püre haline gelsin. Kasaptan yağları ayıklanmış kemiksiz sotelik doğranmış kuzu etini kısık ateşte önce sulanıp, sonra suyunu çekene kadar kısık ateşte tencerenin kapağı kapalı olarak pişirilir.

Servis: Tabağa ılık olarak önce püre sonra üzerine et konur. İsteğe göre etin üzerine biberli kızgın tereyağ dökülebilir. Bir iki dal maydanozla süslenir. Bir seferlik yemektir. Isıtılmaz. Açlığa göre 4-6 kişiliktir.

Afiyet olsun!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder