Zaman ah zaman!
Herkese göre farklı yerlere gidiyor ya, benim için de Parkinson'dan öncesi ve sonrası olarak geçiyor. Parkinson teşhisi konulan tarihten bu yana hayatım ona uyum sağlamak için uğraşmakla geçer oldu. Teşhis konulduğu zaman çok korkmuştum. Doktorumla konuşmama kadar reddedersem gider gibi bir düşünceye sahiptim. Gitmedi!
Terapistimle tanıştım. Hastalığımı kabul ettim. Sonra onunla yaşamak için çabalamayı kabul ettim. Kendimce mücadelemde bana yardım edecek olan noktaları tespite çalıştım. Mesela lisede müzik okumama rağmen sesim gidince, yerine resime başladım. Kendimi dinlememek adına şiir yazdım. Hala yazıyorum. Olduğu kadar. Eskiden bir kaybımın yerine yapabileceğim yeni bir şey koyuyordum ve ona alışacak zaman buluyordum. Şimdi şimdi zamanımı iyi kullanamaz hale geldiğimi düşünüyorum. Sanırım biraz daha yavaşladım. Yinede bloguma devam ediyorum. Fark etmişsinizdir takip ediyorsanız, etmiyorsanız da ben söylemiş olayım, eskisi kadar sık yazamıyorum. Fakat arada iki de kitap çıkardım.
Sadece akıl olarak değil vücut olarak da yavaşlamaya devam ediyorum. Yine de geçirdiğim onca yıla rağmen yardımsız banyo yapabiliyorum. Ayakkabı ve çorap hariç yardımsız giyinebiliyorum. Yemeğimi yardımsız yiyebiliyorum. Restauranta gidebiliyorum. Hatta kısa mesafeleri tek başıma yürüyerek gidebiliyorum. Riskli olduğunu biliyorum ama yapabildiğim her şeyi yapamaz hale gelene kadar yapmayı hedef edindim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder