10 Ekim 2016 Pazartesi

Kurbağa fil yer mi?

Eskiden  düşündüklerimi programlar ve kendimce sıraya koyarak uygulamaya geçerdim. Araba kullanıyordum. Rahatça kimseye bulaşmadan işlerimi hallederdim. Şimdi şartlar çok farklı!

Yalnız dolaşamıyorum. Araba kullanamıyorum. Daha doğrusu kullanırım ama hem kendimi hem trafikteki başkalarını olası bir kramp veya tepki yavaşlığı yüzünden tehlikeye sokmamak adına kullanmamamın mantığıyla kullanmıyorum. O yüzden birinin beni götürmesi gerekiyor bir yere gideceğim zaman. Düşündüklerimi hayata geçirmekte zorlanıyorum. Bu noktada en çok yardımcıma yaslanıyorum. Bugün yaptığımın yarın garantisi olmadığı için yapabildiğim herşeyi kendim yapmaya çalışıyorum. Yapamadıklarım moralimi bozup, özgüvenimi sarsıyor. Bir önceki gün düşünmüş olduğum ertesi sabah kalktığım moda göre yapılabilir veya değiştirilecek oluyor. Sıralama doğaçlama gerçekleşiyor yani.

O doğaçlamanın da kısıtlamaları var haliyle. Doktorum ve terapistim ısrarla bir elimin hep boş olması gerektiğini söyledi. Yani çift el torba, çanta taşımak yok. Çabuk yorulmam da cabası. Daha düşünürken yorulup, vazgeçtiğim şeyler oluyor. Birkaç seçenek olursa da kararsız kalıyorum. En ufak "terslik" emaresinde moralim bozuluyor. Moralim bozulunca dikkat denen bir şey kalmıyor. En rahat, en bildiğim şeyi yapamaz hale geliyorum. Çok sinir bozucu!!!



Düşüncelerim arasında uygulamak istediklerim olursa erteleye erteleye çıkmama noktasına da gelmeye başladım. Çünkü! Evden çıkmayı sevmez hale geldim. Kendi kendime ileride belki bu günleri arar, pişman olurum da diyorum. Mantığım çalışıyor yani (!). Kaldı ki hayat zaten insana her düşündüğünü gerçekleştirme fırsatı vermiyor....

Ama deniyorum! Kurbağa da fili yiyebilip, yiyemeyeceğini denemeden göremezdi değil mi?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder