31 Mayıs 2017 Çarşamba

Rahatım bozuldu

Kendimizi en rahat hissettiğimiz zaman hep kendimiz için en doğrusunu mu yapıyoruz? Hayır! 

Herkes için rahat olduğu ortamı, rahat yaptığı işleri bırakıp, zor geleni yapmak gerekli mi? Hayır!

Benim için gerekli mi? Evet!

Geçen hafta doktor kontrolüm vardı. Tavsiyesi kendimi fazla dinlememem oldu. Bu beni düşündürdü. Olmayan şeyleri yaratmaktan ziyade olanın üzerine yoğunlaşınca üzerimdeki etkisinin arttığını görmek düşündürdü. Son zamanlarda "konforuma" fazla düşkünleşmişim. Evde olunca ne giydiğim, ne söylediğim, nasıl söylediğim pek de önemli değil. Kendime odaklanıyorum. Kendimi dinledikçe de son yazılarımda gereğinden fazla değindiğim negatif iç sesim kuvvetleniyor.

Evden çıktığım anda bir sürü "rahatsızlık" beraberinde geliyor. Giyinmek.. özellikle çorap giymek beni çok zorluyor. Dışarı çıkınca ne giydiğim, nasıl iletişim kurduğum bir anda önem kazanıyor. Kısacası dış dünyada konforum bozuluyor. Seslendiğim garsonun veya muhattap olduğum kişilerin söylediğimi duymaması, her zaman anlamaması söylediklerimi tekrarlamak zorunda bırakıyor. Birkaç saat dışarıda kaldığımda sarhoş gibi geri geliyorum. Kalabalıkta etrafa ve kendime engel olmadan yürümek, bir sürü şeye birden dikkat etmek artık yardımsız olmuyor. Tek başına gezinemeyince tadı da aynı olmuyor. Yorgunlukla bir de eve geldikten sonra soyunma, takı çıkarma serüvenim oluyor. 

Kendi kendime tenkitte bulunuyorum. Sosyal hayatı tecrit  edilmiş konfor alanına tercih etmeliyim diye.  


17 Mayıs 2017 Çarşamba

Lüzumsuz işler müdürlüğü

Geçmiyor! Geçiremiyorum herşeye sinirlendğim gölgemle bile kavga etmek istediğim çılgın ruh hallerimi. O kadar huysuz oldum ki. Yakınlarım bile benden hoşlanmıyorlar. Anlaşılan hayatım zorlaştıkça ben de zorlaşıyorum. Bu yazım sadece kendi bakışımı ve hissettiklerimi içeriyor. Bugünkü yazımda empati yok. Farklı bakış açısı yok. Eğri yada doğru sadece ben varım. Benim huzurlu olduğum ve rahat hareket edebildiğim yer de evim. Evin dışında olduğum zamanlarda bir sürü zorluk önüme çıkıyor.




Düz yolda giderken bile ancak belirli bir hızda yürüyebiliyorum. Benimle birlikte program yapan kişilerin bu yüzden bana uyum göstermesi gerekiyor. Eskiden olsa ben uyum gösterirdim fakat bu artık elimde olmayan bir seçenek. Beraber çıktıysak önden gidip, bana empati yaparcasına "Ben yavaş gidiyorum. Sen de biraz gayret et." tarzı motivasyon amaçlı iğnelemeler ve sanki kasten yavaşmışım gibi arkada bırakılmak beni çıldırtıyor. Benimle program yapıp, neye soyunduğunu bildiği halde yakınmak  "lüzumsuz işler müdürlüğüne soyunmak" olur...



Yardım istememe izin verilmemesi ve yardım istemeden yardım edilmesi benim özgürlüğümü elimden almak demektir. Ayrıca hastalık ilerledikçe daha önce bahsettiğim gibi korktuğum ve ötelediğim günlerin gelmesi anlamı taşıyor. Kahvaltıda yumurtayı kesmek için yardıma ihtiyacım yok. Yemekte balık varsa yardıma ihtiyacım var. Menüde et ve  köfte varsa köfte seçmek için izne ihtiyacım yok. Bir şekilde bonfile, filet mignon gibi bir et yeme durumunda kalırsam yardım istiyeceğim gayet açık. O zaman yapılan yardım makbule geçer.

Nitekim yokuşta, merdivenlerde ve olabildiğince hızlı yürümem gerektiği zaman girecek bir kola ihtiyacım var. Self sevislerde, tepsi taşırken, torba taşırken, nevresim katlarken, yüksek bir yerden birşey alırken, yemek hazırlarken yardıma ihtiyacım var. Kesilmesi ve ayıklanması zor olan yemekler yani iri doğranmış salata, sert börek, balık veya sert et kesmek için yardıma ihtiyacım var. Bunları fark etmek ve yardım etmek  benim  hayatımı kolaylaştırır. Hayatımın geri kalan alanlarına müdahale edilmesi de abese iştigal edip, lüzumsuz işler müdürlüğüne soyunmak olur. 






9 Mayıs 2017 Salı

İçimden geçenler

Uzunca bir aradan sonra ilk terapi seansımızda sanki bir anda herşey  düzeliyor gibiydi. O kısıtlı  sürenin geçici dakikaları içinde enerji, özgüven ve huzur dalga dalga geldi. Devam eder sandım ama yetmedi. 

1-2gün sonra eşimin arkadaşlarının düzenlediği Kıbrıs gezisine katılmak için hazırlıklara başladık. Hazırlanma ve yola çıkış  cehennem azabı gibiydi. Evden çıkıncaya kadar ikimiz de çok gerildik.
Yardımcımın olmayışı herşeyi benim hazırlamamı gerektirdi. Evden yorgun ayrıldım ve yorgun döndüm. İçimden neler geçti neler... 

Tatil ve muhabbet amaçlı bu seyahat amacına ulaştı mı? 

Hava serin olduğu için denizi ve havuzu değerlendiremedim. Güneşlenemedim. Yapmayı düşündüğüm şeyleri kısmen yapabildim. Eşim yabancı yerdeyiz diye ilgilenmek adına birazcık kaş yaparken göz çıkardı. Kalabalık ortamlarda bulunmaktan çekiniyor, kaçıyordum. Sandığım gibi olmadı. Rahatsız olmadım.  Otel geniş alana yayıldığı için dolu olmasına rağmen dip dibe değildik. Ne pişirsem düşüncesine ara verdim. Otel güzeldi. Yemekler güzeldi. Eşimin arkadaşları olarak tanıdıklarım şimdi benim arkadaşlarım oldu. Bu da benim için mutluluk verici bir olay.     

Son olarak kendi kendime bir yorum getirmek istiyorum.


Artık içime kulaklarımı tıkamak istiyorum. Giderken o kadar önyargılıydım ki döndüğümde ne kadar keyif aldığıma kendim şaşırdım. Tatil için biraz da tatil psikolojisine sahip olmak gerekiyor tabi...