Geçmiyor! Geçiremiyorum herşeye sinirlendğim gölgemle bile kavga etmek istediğim çılgın ruh hallerimi. O kadar huysuz oldum
ki. Yakınlarım bile
benden hoşlanmıyorlar. Anlaşılan hayatım zorlaştıkça ben de zorlaşıyorum. Bu
yazım sadece kendi bakışımı ve hissettiklerimi içeriyor. Bugünkü yazımda
empati yok. Farklı bakış açısı yok. Eğri yada doğru sadece ben varım. Benim
huzurlu olduğum
ve rahat hareket edebildiğim yer de evim. Evin dışında olduğum zamanlarda
bir sürü zorluk önüme çıkıyor.
Düz yolda giderken bile ancak belirli bir hızda yürüyebiliyorum. Benimle birlikte program yapan kişilerin bu yüzden bana uyum göstermesi gerekiyor. Eskiden olsa ben uyum gösterirdim fakat bu artık elimde olmayan bir seçenek. Beraber çıktıysak önden gidip, bana empati yaparcasına "Ben yavaş gidiyorum. Sen de biraz gayret et." tarzı motivasyon amaçlı iğnelemeler ve sanki kasten yavaşmışım gibi arkada bırakılmak beni çıldırtıyor. Benimle program yapıp, neye soyunduğunu bildiği halde yakınmak "lüzumsuz işler müdürlüğüne soyunmak" olur...
Yardım istememe izin verilmemesi ve yardım istemeden yardım edilmesi benim özgürlüğümü elimden almak demektir. Ayrıca hastalık ilerledikçe daha önce bahsettiğim gibi korktuğum ve ötelediğim günlerin gelmesi anlamı taşıyor. Kahvaltıda yumurtayı kesmek için yardıma ihtiyacım yok. Yemekte balık varsa yardıma ihtiyacım var. Menüde et ve köfte varsa köfte seçmek için izne ihtiyacım yok. Bir şekilde bonfile, filet mignon gibi bir et yeme durumunda kalırsam yardım istiyeceğim gayet açık. O zaman yapılan yardım makbule geçer.
Düz yolda giderken bile ancak belirli bir hızda yürüyebiliyorum. Benimle birlikte program yapan kişilerin bu yüzden bana uyum göstermesi gerekiyor. Eskiden olsa ben uyum gösterirdim fakat bu artık elimde olmayan bir seçenek. Beraber çıktıysak önden gidip, bana empati yaparcasına "Ben yavaş gidiyorum. Sen de biraz gayret et." tarzı motivasyon amaçlı iğnelemeler ve sanki kasten yavaşmışım gibi arkada bırakılmak beni çıldırtıyor. Benimle program yapıp, neye soyunduğunu bildiği halde yakınmak "lüzumsuz işler müdürlüğüne soyunmak" olur...
Yardım istememe izin verilmemesi ve yardım istemeden yardım edilmesi benim özgürlüğümü elimden almak demektir. Ayrıca hastalık ilerledikçe daha önce bahsettiğim gibi korktuğum ve ötelediğim günlerin gelmesi anlamı taşıyor. Kahvaltıda yumurtayı kesmek için yardıma ihtiyacım yok. Yemekte balık varsa yardıma ihtiyacım var. Menüde et ve köfte varsa köfte seçmek için izne ihtiyacım yok. Bir şekilde bonfile, filet mignon gibi bir et yeme durumunda kalırsam yardım istiyeceğim gayet açık. O zaman yapılan yardım makbule geçer.
Nitekim yokuşta, merdivenlerde ve olabildiğince hızlı yürümem gerektiği zaman girecek bir
kola ihtiyacım var. Self sevislerde, tepsi taşırken, torba taşırken, nevresim katlarken, yüksek bir yerden birşey alırken, yemek hazırlarken yardıma ihtiyacım var. Kesilmesi ve ayıklanması zor olan yemekler yani iri doğranmış salata, sert börek, balık veya sert et kesmek için yardıma ihtiyacım var. Bunları
fark etmek ve yardım etmek benim hayatımı kolaylaştırır. Hayatımın geri kalan alanlarına müdahale edilmesi de abese iştigal edip, lüzumsuz işler müdürlüğüne soyunmak olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder