Bölüm 2
Restauranttan
çıkan Onur Kerpe'de birkaç tur attı. Sahil boyunca yürüdü. Dalgaları
dinledi. Bir bankta oturup külahta dondurma yedi. Motele döndü. Kitap okumaya
çalıştı olmadı yapamadı. Uykuya daldı. Sabah mayosunu aldı kumsaldan
denize girdi. Deniz çok güzeldi. Ortalık sakindi. Bir saat kadar
yüzdükten sonra kahvaltı yapmaya motele döndü. Kahvaltıdan sonra etrafın çok
kalabalıklaştığını farkederek tekrar Kerpe dieme. Orası daha bir kulüp
havasındaydı. Görevli çocuk "Onur abi geleceğini
biliyordum.Sana yer ayırdım." dedi. Onur gazetesini çıkardı. Kahve
istedi. Kahvesini içerken denizden çıkan bir kadın gözüne çarptı. Bu dün akşamki güzel kızdı. Kırmızı bikinisiyle o kadar tatlıydı ki... Onur
ne yapacağını şaşırdı. Kendince bir plan yapmaya çalışırken
telefonu çalmaya başladı. Açmak istemedi fakat patronun aradığını görünce
açtı. "Onur neredeysen hemen dön. Hazırlanacak raporlar ve dosyalar var. Biter bitmez birlikte yurtdışına gideceğiz." dedi.
Onur "Hay, ben böyle şansa.." diye söylendi. Eşyalarını topladı. Garson çocuğa veda etmek üzere seslenirken yanında kızı gördü. Kız "Tekrar merhaba! Gidiyor musunuz?" diye sordu. Onur
"Emir
büyük yerden. Patron aradı. Gidiyorum." dedi. Garson çocuk "Abi gitmeden bir bira veya çaya davet etmeyecek misin ablamı?" deyince Onur da canına minnet kıza dönüp, "Size
bira mı çay mı ısmarlayayım?" diye sordu. Birlikte birer çay içtiler. Kızın
adı Sevda'ydı. Daha bu sene doktorasını bitirmiş Güzel sanatlar fakültesinde öğretim görevlisi olmuştu. O da İstanbul'dan geliyordu. Bir köpeği ve bir papağanı vardı. O da Onur gibi "felsefenin tecellisi" kitabını okuyordu. Bir süre kitap üzerinde konuştular. Konuştukça Onur kafa yapılarının ne kadar benzediğine şaşırıyordu. İstemeyerek de olsa vedalaştılar.
Motelden çantasını alan Onur soluğu İstanbul'da
aldı. Şirketin sekreteri Gönül'le evrak, bilgi aktarımı yaptılar. Gece gündüz sıkı bir çalışmadan sonra herşey hazırdı. Onur havaalanına gittiğinde patron henüz gelmemişti.
Barda oturup bişeyler yiyip, içti. Bir yandan da patron geliyor mu diye arada başını çeviriyordu. Önce patronu gördü. Her zamanki gibi Burberry takımı Versace çantasıyla göz dolduruyordu. Sonra yanındaki kadını fark etti. Patronun aksine sade bir kot üzerine kollarını sıvadığı bir bluz giymişti. Aklından herhalde bu iş bağlantısını sağlayan kadın diye geçirdi. Yaklaştıklarında birden patronun kolundaki kadının o çok etkilendiği Kerpe'deki güzel
kız olduğunu fark etti. Beyninden vurulmuşa döndü. Bu arada patron tanıştırma faslına geçip, "Nişanlım Sevda Kara. Sağ kolum Onur." dedi. Hemen ilave etti, "Daha çok olmadı ama hayatta o bir insan ile karşılaşınca zaman nedir ki? Geçen hafta nişanlandık. Yurtdışında işlerimizi hallettikten sonra da evleneceğiz. Nikah şahidimiz olursun değil mi?" dedi. Sevda Onur'a, Onur da Kara Sevda'sına bakakaldı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder