20 Haziran 2017 Salı

Yine bir yazlığa geçiş

2017'yi şimdiye kadar önceki yıllara hiç benzetemedim. Her taraf kaynıyor. Dünyanın her tarafında olaylar oluyor. En çok da bizim ülkemiz kaynıyor. Olaylardan kafayı kaldırsak mevsimlerden de bir şey anlamadım. Bir sıcak yapıyor. Ertesi gün bir yağmur yağıyor sıcaklık on derece düşüyor. Sokağa çıktığınız zaman ortada dolaşanları mevsimciler ve günlükçüler olarak bile ayırabiliyorum. Mevsimciler Haziran ayındayız yaz geldi anlayışıyla inatla yazlık kıyafet giyenler. Günlükçüler de o günün sıcaklığına göre giyinip, kışlıklarını kaldırmayanlar. Dolayısıyla yazlığa geçmekte oldukça geciktik. Biz de günlükçü olarak kışlıkları kaldırmadan yazlığa geçtik. Adı yazlık ama yaz buraya da gelemedi. Gündüzler sıcak olsa da akşamlar bayağı serin.




Ramazan ayı olduğundan ortalık kalabalık değil. Deniz de sakin. Balkonda oturmaya bayılıyorum. Çalışma yerimi balkona taşıdım diyebiliriz. Yazarken de resim yaparken de müzik dinliyorum. Ayrıca boş bir kağıt kalem her zaman yakınımda duruyor. Aklıma gelen bir şey olduğunda unutmadan hemen notlarımı alabiliyorum böylece düşüncelerimi daha sonra değerlendirebiliyorum.

Bundan önceki yazlara göre "Ben iyiyim". Hatta bağırarak söylemek  istiyorum. "BEN ÇOK AMA ÇOK İYİYİM." Eski yazılarımda bahsetmiştim. Bir yaz hiç yüzememiştim. Bir yaz da gayet güzel yüzmüştüm. O halimi de doktorumun ilaçlarımın dozlarını ayarlamasıyla düzeltmiştim. Bu yaz tek başıma yüzmeye gittim. Kendimce deniz sezonunu açtım. Eskiler karpuz kabuğu denize düşmeden denize girilmez derlerdi. Doğruymuş. Gerçekten de su çelik gibiydi. Dondum. Kramp girmesinden korktum ama yiğitliğe toz kondurmadan biraz yüzdüm ve çıktım. Allahtan hava sıcaktı da hasta olmadım. Keşke denize elimde karpuz kabuğuyla girseydim. Belki denizin çabuk ısınmasına vesile olurdum. Biraz masada oturup, bulmaca çözdüm. Kurudum. Mayo değiştirmeme gerek kalmadı. Zaten onu tek başıma yapamazdım. Denize karşı kahvemi de içtikten sonra evin yolunu tuttum. Giderken merdivenlerden inmiştim. Dönerken yokuşu tercih ettim. Yokuş çıkarken geniş S'ler çizerek çıkıyorum. Biraz yolu uzatsa da sanki yokuşun dikliğini azaltıyor gibi hissediyorum. 

Bu söylediklerim olalı bir hafta oluyor. Fakat moralim de bozulmak için havadan nem kapıyor. Moralimi bozacak hiçbirşey yok aslında. Bugün de yazıma birşey yazabileceğimi sanmıyorum diye başladım. Herkes yattı. Hiç uykum yok. Karar verdim ki sabaha kadar sürse de yazacağım! Yazımı tamamladım ve kaydediyorum. Saat sabah 4:20... yarın tekrar gözden geçirip, hala paylaşabileceğimi düşünüyorsam yayınlarım!

              

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder