14 Kasım 2017 Salı

Rahmetli Horoz Hüsnü

Çocukken ister prenses olursun, ister doktor, ister öğretmen, ister kovboy, hatta kızılderili olmak için bile engel yok. Kafana takacak bir tüy bulman yeterli. Ben bu tür oyunları çok oynadım. Kovboyculuk da oynadım. Jack oldum. Joe da oldum. Kızılderili  Doğanay olmuşluğum da var. 

Doğanay oldum olmasına da tüyü bulmak meseleydi. Benim de ne yalan söyleyeyim horozumuz Hüsnü'nün tüylerinde gözüm vardı. Bizim Hüsnü kara kara düşünmeye başlayınca bana gün doğdu. Büyükler kara kara düşünmesinden mi yoksa başka sebepten mi bilemiyorum ama kurban edilmesine karar verdi. 


Hüsnü canlıyken nasıl alabileceğim konusunda kafa patlatırken şimdi bütün o güzelim rengarenk  kuyruk tüyleri benim oldu. Üstelik arkadaşlarıma bile yetti. Yakışıklı Denizli horozu rahmetli Hüsnü'nün  mirası tüylerle uzun zaman oynamıştık. Arkadaşlarımın çoğu erkekti çünkü ben bebekle oynamayı sevmiyordum. Bahçemizdeki ağaçlara çıkıp, sallanarak esneklik araştırması yapmıştık. Ayvada karar kılmıştık fakat bu  oğlanlardan birinin kolunun üstüne  düşmesiyle son bulmuştu. Kol ya incinmiş ya kırılmıştı tam hatırlamıyorum. Kovboyculuk oynamak için  hazırlanmak gerekiyordu. Kim kovboy olacak kim kızılderili olmak istiyor. Kıyafetlerin de hazırlanması lazım tabi. Hayalgücümüz bize yön verirdi. Oklar yaylar kendi el emeğimiz olurdu.  Koşma, kaçma, düşme sonucu dizlerimden yara bere eksik olmazdı.

Çocukluğumda ne kadar çok oyun vardı. Kapının önünde oynama izni aldık mı toplanırdık. Oyunlara başlardık. İstop, yakantop, uzuneşek, yağ satarım, ortada sıçan, sek-sek, körebe, saklambaç, yakalamaca, ortada kuyu var yandan geç, kutu kutu pense...daha neler neler! Çok renkli ve güzel bir çocukluk dönemi yaşadığıma inanıyorum. İstanbul yeşildi. Kapımızın önünde  oynayabileceğimiz sakin sokaklarımız, bahçelerinde oynamamıza izin veren komşu teyzelerimiz vardı. Bazen oyuna ara verdiğimiz zaman komşu teyzeler bize ev yapımı limonata bazen de poğaça gibi ikram yaparlardı. Bazı komşu teyzeler de çocukları şımartıyorlar, mahallede gürültüden, çocuk sesinden durulmuyor diye onlara kızardı. Sesleri duyan annem hemen beni eve çağırırdı. O zaman da kitaplarıma dönerdim. Tam bir kitap kurduydum. Geri gelmesi mümkün olmayan o günleri o kadar çok özlüyorum ki...
        

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder