Havalar tam ısınmamışken; ben yazın geldiğine karar vererek sezonu açtım. Oğlum ve kızımla denize girdim.Yüzüp yüzemeyeceğim konusunda merak ve endişelerim vardı.Geçen sene yaptığım denemelerde bir iki kulaç atabildiysem de genellikle yüzememiştim. Büyük bir şaşkınlık ve hayretle bu sene yüzebildiğimi gördüm. Yüzdüm yüzdüm yüzdüm. Hem şaşırdım, hem de çok sevindim.Geçen seneden bu yana ne değişmiş olabilirdi ki?
Geçen seneden bu yana değişen tek şey içtiğim ilaçlara ilave edilen yeni bir ilaçtı. Yani doktorumdu. Her zaman minnetle şükranla ve sevgiyle andığım doktorum. Hastalıkla ilk karşılaştığım zamanlardaki hezeyanlarımı, korkularımı anlayışla karşılayan, tüm sorularımı cevaplayan, hastalığı bana korkutmadan anlatan, internete bakmamamı neyi merak ediyorsam kendisine sorarak öğrenmemi isteyen kıymetli doktorum. Doktorumu sevdim, güvendim. Verdiği ilaçları düzenli olarak içiyorum. Parkinson enteresan bulgular verip nörolog dışı doktorları bile tanı koyarken yanıltabiliyor. Ben ses kısıklığım için doktor istemiyle kalp tetkiğinden bile geçtim.Ya ben burnumun koku almadığını söylemedim yada doktor sormadı öyle ya!
Ne alakası var? Değil mi?
Varmış.
Arazlar arasında başka şeyler de var.Vücudun karıncalanıyor gibi olması; uzun süreli depresyon, maske surat diye tanımlanan yüz görünümü(yüzün donuk ifadeyle bakması), yutma zorluğu, el titremesi, hareketlerde yavaşlama. Bu arazların bazen bir ikisi bir araya geliyor bazen de tek arazdan ibaret olabiliyor. Anca nörologlar bir iki arazı sorarak veya hastanın söylemesi ile bir araya getirip tanı koyuyorlar. Her hastalıkta olduğu gibi bu hastalıkta da doktor takibi gerekiyor. Hem de geç kalmadan.
Tedavi olmak hastalığı tümüyle geçirmek anlamına gelmiyor. Bu henüz mümkün değilmiş, ama bilim adamları araştırmalarına devam ediyorlarmış. Tedavi olmak ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için doktor ve terapist koordinasyonu gerekiyor; Çünkü bu hastalık sadece el titremesinden ibaret değil. Evet, ben hastayım ama; doktorumun doğru adres olduğunu biliyorum. Emin ellerdeyim.
Hep terapist terapist diye bahsettim.Bu hastalıkta terapiste neden ihtiyaç var diye düşünebilirsiniz. Bay P. sinsi sinsi ilerliyor. Çaldığı her kapıdan geri dönüyor. İçeri giremiyor. Bunu da değişik savunma stratejileri ile terapist sağlıyor. Ben ses kısıklığım için terapiste başladım. Meğer dikkat, yazı, muhakeme, hafıza, denge, ince el becerileri gibi yetilerim de etkileniyormuş. Ben Parkinson’un bütün ataklarını ve saldırılarını terapistimin savunma stratejileri, taktikleri ile ve doktorumun ilaçlarıyla karşılıyorum.
Rehberlerim (Doktorum+Terapistim) harika. Anlatan, bilgilendiren, ilaçlarla destekleyen doktorum, eğlendirerek, oyunlar oynatarak öğreten terapistim var. Böylece ben de korkularımı yendim. Moralim iyi ve güçlüyüm!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder