Artık sabahları çok erken uyanmıyorum ama yinede kendimi yorgun ve sarsak hissediyorum. Çayımı içtikten sonra anca kendime gelirim. Havada bir şaşkın bir kararsız benim gibi. Havanın bu kararsız hali benim psikolojimi etkiliyor.
Kahvaltımı yapıp, kendimi günün akışına bırakacağım. Program belirlesek de belirlemesek de gün kendi ritmi içinde tamamlanıp, bitiyor. Eskiden gün geçirmek önemliyken şimdi günü bir şeyler yaparak dolu geçirmek önemli oldu.
Bugün çok sevdiğim manevi ablam ve manevi kızım ile beraber tiyatroya gideceğiz. Benim için onlarla beraber olmak yeterince güzel ve anlamlı. Kahvaltıdan sonra evden çıkacağım. Evimizin etrafında halletmem gereken işlerim var. Saat on ikiye kadar onları tamamlamış olacağım.
Tamamladım. Beklemeye başladım. Bana geldiler. Biraz oturduktan sonra Güneş'i görmeye gittik. Güneş'cik doğduğundan beri gaz sancıları çekiyor. Bütün ev halkına uyku uyutmamış. Bol bol ağlamış. Biraz da orada sohbet muhabbetten sonra tiyatroya yetişmek üzere oradan ayrıldık. Evimize yakın sayılacak uzaklıkta olan AVM'deki tiyatro salonuna ulaştık. Oyunun başlamasına yarım saat olduğunu öğrenince AVM deki “Gönül Kahvesine” oturduk.
Oyunun adı “Aklım Kaçtı; Gören Var Mı?” yazan ve oynayan Ali Erdoğan güncel sorunlarımızı mizah penceresinden bakarak irdeliyor. Oyun ve oyuncular son derece başarılı. Seyirci sahneye kitleniyor. Güldürüyor ve gülerken de düşünüyor.
Oyundan çıkınca bardaktan boşalırcasına yağan yağmurla karşılaştık. Doktor kızım arabasıyla evimin önüne bıraktı. Ona bu güzel gün için teşekkür ettim. Vedalaşıp ayrıldım. Sağanak yağmur altında kol çantamı başıma siper ederek evin bahçesine yürüdüm. Eve girmeden dönüp, baktığımda yağmurun altında uzaklaşan arabasının ışığını gördüm. Böylece ben de sevgi dolu sıcacık keyifli bir gün geçirmiş oldum.
Bugün bohçadan sevgi, mutluluk, paylaşım ve tiyatro çıktı. Günümü bozmadığın için teşekkürler Bay P.!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder