Yaşım itibarıyla
gençlik yıllarımı geride bırakmaya başladığımı farkındayım. Herkes gibi ben de
hatalar yaptım. Bu hataların en önemlisi
bence yaşam felsefemi yanlış temel üzerine oturtmam oldu. Yıllar içinde bu
temelin üzerine katlar çıktım. Hastalanınca bina çöktü. Ben de altında kaldım.
Nerede
hata yaptım diye düşünürken şunu fark ettim. Hayatımın içinde ben yoktum. Eşim
vardı. Çocuklarım vardı. Eşimin ailesi vardı. Benim ailem vardı. Konu komşu,
arkadaşlar olması gereken veya gerekmeyen herkes vardı. Bir ben yoktum. Mutluluğum
herkesin mutlu olmasına bağlıydı. Öncelik
eşime ve çocuklarıma ait olmakla birlikte etraf, içinde yaşadığım toplum(elalem) ne der
sorusu da başlı başına önemli bir konuydu.
Sonuçta ne oldu? Kendi
hayatımın içinde olmayan ben adanmış hayatın içinde kayboldum. Kimseyi mutlu
edemedim. Yoruldum, sıkıldım, usandım. Yıllar böyle geçti.
Yalnızca adanmış hayat
değil, benim kendi hayatım da var. Yaşayan her canlı gibi ihtiyaçlarım var. Ben
değerliyim. Benim mutluluğum da herkesinki kadar önemli. Ben kendimi ve
değerimi bilirsem, iyi ve mutlu olursam başkalarına daha sağlıklı yardım edebilirim. Aile her zaman önemli
fakat elalemin ne dediği aslında pek de önemli değil!
Bütün bunları
yazıyorum ama henüz söylediklerime tam olarak kendim de inanamıyorum. Bunca
yılın getirmiş olduğu alışkanlıklar sürekli aradan fırlıyor. Yoruldum,
usandımların arkasından değerim olsa diyesim geliyor. Hala iki olumsuz bir
olumlu yapıyormuş gibi hareket ediyorum. Halbuki tek olumlu olsa, ben
değerliyim ve benim yerim de herkes kadar önemli derken kendim de gerçekten
inansam hayata daha farklı bakabilirim....
Hadi bakalım, gazamız
mübarek olsun!