Tanı
konulduktan sonra hayatımın sona
ereceğini düşünmüştüm. Gerçek anlamda! Ölmedim. Fakat adaptasyon dönemi beni o
kadar zorladı ki; eski benden sanki yeni bir ben yaratıyormuşum gibi. Dikilmiş
bir elbiseyi söküp, yeniden yaratmak gibi... Şunu itiraf edebilirim ki; yeni
ben daha tamamlanmadı. Mehter yürüyüşü gibi
iki ileri bir geriyle bir yere varılmıyor. Bugün kazanım olarak gördüğüm
şeyin yerinde yarın yeller esiyor.
Daha önce
yapmadığım bir sürü şeyi yapmaya çalışıyorum. Resim, şiir,
yazı, hikaye denemeleri…Terapistimin motive etmesi ve gel-geç gönüllü ilhamı yakalayabilmem
kaydıyla…
Örnekleyecek
olursam: Bir düğün davetiyesi başıma neler açar?
Durum: Dostlarımızdan düğün davetiyesi almış
olmak
Pozitif bakış açısı
- · Hatırlanmış olmak: güzel
- · Çocukların evlenecek yaşa gelmiş olması: mutluluk verici
- · Düğünde eşi, dostu, arkadaşları görmek: sevindirici
- · Kaldığımız süre boyunca hoş vakit geçirmek: eğlenmiş olmak
Negatif bakış açısı
- · Hatırlanmanın güzelliğini kapatan sorunlar dizisi: iç sıkıcı
- · Gitme mecburiyetinde olmak: kısıtlayıcı
- · Kıyafet sorunu: endişe
- · Yemek sorunu: endişe
- · Ayakkabı sorunu: endişe
- · Orada oturup, harekete eşlik edememek: mutsuzluk
- · Kaldığımız süre boyunca etrafımıza belli etmemeye çalışmak: sıkıntı
Nereden nereye geldiğimi anlatmaya çalıştım. Yapamadıklarımın yerine
mutlaka bir şey koyuyorum. Bunların içinde hastalanınca kaybettiğimi düşündüğüm
özgüvenimi kazanma çabam da var. Yapabildiklerimde tutarlılık sağlayamamak
özgüven diye bir şey bırakmadı.
Bir şeyler ortaya çıkardığım zaman ve çıkan
şeyi beğendiğim zaman moralim düzeliyor.
Kendimi iyi ve güçlenmiş hissediyorum. Yaptığım şeyler genelde masabaşı diye
tabir edilen şeyler. Evden çıkmıyorum desem de bütün günüm balkon ve bahçede
geçiyor. Malum yazlığın nimetleri…
Gerçi bu çılgın
sıcaklarda başka ne yapılabilir? Bilmiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder