14 Aralık 2017 Perşembe

Masalcı nineler arasına karışıyorum....

Kurbağa Hulki ve ailesi yeni taşındıkları evden çok memnundular. Havuz evlerinin üzerlerinde
rahatça güneşlenecekleri yığmataş platformlar mevcuttu. Oradan havuza atlayıp serinlemekte bir
başka eğlenceydi. Tek sorunları bahçelerinin ortasında bulunan sarı evde oturan komşulardı. Aslında o konuda da şanslıydılar. Adını duya duya ezberlediklerı bayan Tamara veya Mehmet Dede ağaçların ve ciçeklerin bulunduğu bahçeyi her gün iki defa sulamaları onlar için muhteşem bir ekstraydı. Hulki bahçeyi birlikte paylaştıkları kaplumbağa Osman'la henüz tanışmamışlardı.

Kurbağa hulki ve karısı Necmiye yeni havuz evlerinde dostlarına parti vermeye karar verdiler. Kurbağa necmiye övünmeyi ve gösteriş yapmayı pek severdi. Arkadaşları bu davete adeta koşarcasına geldiler ve çok beğendiklerini söylediler. Necmiye hanım misafirlerini çeşit çeşit ikramlarla ağırladı. Özel spesiyalitesi çimen pastası, balık yumurtalı kanepeleri, solucan yahnisi çok beğeniildi. Necmiye hanım yemek üstüne misafirlerini evlerini gezdirmeye başladı. Havuz kenarındaki aksesuar kayalıkları bizim özel güneşlenme terasımız diye anlattı. Daha sonra ıslak çimenleri dolaşırken 2 tane bahçıvanımız var dedi. Bayan Tamara ve Mehmet dede bahçeyi 2 kere suluyorlar arzumuz ve isteğimiz doğrultusunda. Parti bütün hızıyla devam ederken onlar da şarkı söyleyip dans etmeye başladılar. Fakat garip bir durum vardı. hava hiç kararmıyordu. Misafirler gitmeye karar verince bir baktılar güneş doğuyor. Arkadaşlarından kurbağa Cezmi arkadaş senin bu evin var ya tam benlik, gece olmuyor. eğlenceyi bırakmak için sebep yok dedi ve gitti. Misafirler gittikten sonra Necmiye ev işlerine daldı. Hulki bey de bahçede dolaşmaya çıktı. O ara komşuları kaplumbağa Osman'a rastladı. Osman yalnızdı ve düşünüyordu. Karısı Mualla onu terkedeli 2 sene olmuştu. Mualla bir kaplumbağa güzeliydi ve gezmeye çok merzklıydı. Bahçe ona dar geliyor, Her gün kapıya gidip, dışarı bakıp, ah çekiyordu. Gençliğimi, güzelliğimi bu bahçede mi tüketeceğim diyordu. Bir gün kapıyı açık buldu. Arkasına bakmadan, kocasıyla vedalaşmadam alıp başını gitti. O gidiş. Osman iyi huylu, karakterli, beyefendi bir kaplumbağaydı. Gurur meselesi yaptı ve karısını hiç aramadı. Yalnızlığını büyük sarı evde oturan insanlarla paylaşmaya başladı. Öyle ki Aybike abla, Güneş abla "Osman gel" diye çağırıp, onu salatalıkla, dutla besliyorlardı. Osman bu derin düşünceler içindeyken hulkinin sesinin duydu. Komşu ona bizim yüzümüzden mi uyuyamadın diye sordu. Yok dedi Osman. ben erken kalkıyorum. Osman, Hulki'ye şöyle bir baktı. Zavallı dedi içinden. Onun karısı da benimki gibi. Ama o bunu bilmiyor diye düşündü. Hulki Osman'a burada neden gece olmuyor diye sordu. Osman bıyıkaltından güldü. yahu dedi kendi kendine. kurbağalar ne kadar aptal. Sokak lambasının altında ev tutarsa güneş batar lamba yanar, lamba söner güneş doğar, hulki de geceyi bekler. Dalga geçmek istedi. ben ışıkta da uyuyorum dedi. siz de alışın. aradan 3-5 gün geçti. Osman bir baktı hulkiler taşınma hazırlıkları içinde. hepsi de yorgunluktan, uykusuzluktan perişan. taşınmalarını pek istemiyordu aslında. saftirik aileden pek hoşlanmıştı. sorunlarına çözüm bulduğunu söyledi. Hulki`ye "Karın dikiş biliyor mu?" diye sordu. "Havuzun üstüne kocaman bir perde diksin, akşam olunca çekin, güneş doğunca açın" dedi. Hulki o kadar sevindi ki Osman`ın şerefine bir parti daha verdiler. Fakat şarkı seslerinden konu komşu çok rahatsız oldu. Gecenin bir yarısı Mehmet dede balkonda belirdi. bayan Tamara'ya şöyle seslendi. "Yarın bu havuzu kapatacaksınız, suyunu da boşaltın. bir daha bahçede kurabağa görürsem tüfekle vururum." dedi. Bunu duyan kurbağalar bu sefer de üzüntüden uyuyamadılar.

Hulki bey ve ailesi şimdi kimbilir nerede ve hangi partileri hazırlıyorlardır?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder