Kurbağa Hulki ve ailesi yeni taşındıkları evden çok memnundular. Havuz
evlerinin üzerlerinde
rahatça güneşlenecekleri yığmataş platformlar mevcuttu. Oradan havuza
atlayıp serinlemekte bir
başka eğlenceydi. Tek sorunları bahçelerinin ortasında bulunan sarı evde
oturan komşulardı. Aslında o konuda da şanslıydılar. Adını duya duya
ezberlediklerı bayan Tamara veya Mehmet Dede ağaçların ve ciçeklerin bulunduğu
bahçeyi her gün iki defa sulamaları onlar için muhteşem bir ekstraydı. Hulki
bahçeyi birlikte paylaştıkları kaplumbağa Osman'la henüz tanışmamışlardı.
Kurbağa hulki ve karısı Necmiye yeni havuz evlerinde dostlarına parti
vermeye karar verdiler. Kurbağa necmiye övünmeyi ve gösteriş yapmayı pek
severdi. Arkadaşları bu davete adeta koşarcasına geldiler ve çok
beğendiklerini söylediler. Necmiye hanım misafirlerini çeşit çeşit ikramlarla
ağırladı. Özel spesiyalitesi çimen pastası, balık yumurtalı kanepeleri, solucan
yahnisi çok beğeniildi. Necmiye hanım yemek üstüne misafirlerini evlerini
gezdirmeye başladı. Havuz kenarındaki aksesuar kayalıkları bizim özel güneşlenme
terasımız diye anlattı. Daha sonra ıslak çimenleri dolaşırken 2 tane
bahçıvanımız var dedi. Bayan Tamara ve Mehmet dede bahçeyi 2 kere suluyorlar
arzumuz ve isteğimiz doğrultusunda. Parti bütün hızıyla devam ederken onlar da
şarkı söyleyip dans etmeye başladılar. Fakat garip bir durum vardı. hava hiç
kararmıyordu. Misafirler gitmeye karar verince bir baktılar güneş doğuyor. Arkadaşlarından kurbağa Cezmi arkadaş senin bu evin var ya tam benlik, gece
olmuyor. eğlenceyi bırakmak için sebep yok dedi ve gitti. Misafirler gittikten
sonra Necmiye ev işlerine daldı. Hulki bey de bahçede dolaşmaya çıktı. O ara
komşuları kaplumbağa Osman'a rastladı. Osman yalnızdı ve düşünüyordu. Karısı Mualla onu terkedeli 2 sene olmuştu. Mualla bir kaplumbağa güzeliydi ve gezmeye
çok merzklıydı. Bahçe ona dar geliyor, Her gün kapıya gidip, dışarı bakıp, ah
çekiyordu. Gençliğimi, güzelliğimi bu bahçede mi tüketeceğim diyordu. Bir gün
kapıyı açık buldu. Arkasına bakmadan, kocasıyla vedalaşmadam alıp başını gitti. O gidiş. Osman iyi huylu, karakterli, beyefendi bir kaplumbağaydı. Gurur meselesi
yaptı ve karısını hiç aramadı. Yalnızlığını büyük sarı evde oturan insanlarla
paylaşmaya başladı. Öyle ki Aybike abla, Güneş abla "Osman gel" diye çağırıp, onu
salatalıkla, dutla besliyorlardı. Osman bu derin düşünceler içindeyken hulkinin
sesinin duydu. Komşu ona bizim yüzümüzden mi uyuyamadın diye sordu. Yok dedi Osman. ben erken kalkıyorum. Osman, Hulki'ye şöyle bir baktı. Zavallı dedi
içinden. Onun karısı da benimki gibi. Ama o bunu bilmiyor diye düşündü. Hulki Osman'a burada neden gece olmuyor diye sordu. Osman bıyıkaltından güldü. yahu
dedi kendi kendine. kurbağalar ne kadar aptal. Sokak lambasının altında ev
tutarsa güneş batar lamba yanar, lamba söner güneş doğar, hulki de geceyi
bekler. Dalga geçmek istedi. ben ışıkta da uyuyorum dedi. siz de alışın. aradan
3-5 gün geçti. Osman bir baktı hulkiler taşınma hazırlıkları içinde. hepsi de
yorgunluktan, uykusuzluktan perişan. taşınmalarını pek istemiyordu aslında.
saftirik aileden pek hoşlanmıştı. sorunlarına çözüm bulduğunu söyledi. Hulki`ye "Karın dikiş biliyor mu?" diye sordu. "Havuzun üstüne kocaman bir perde diksin,
akşam olunca çekin, güneş doğunca açın" dedi. Hulki o kadar sevindi ki Osman`ın
şerefine bir parti daha verdiler. Fakat şarkı seslerinden konu komşu çok
rahatsız oldu. Gecenin bir yarısı Mehmet dede balkonda belirdi. bayan Tamara'ya
şöyle seslendi. "Yarın bu havuzu kapatacaksınız, suyunu da boşaltın. bir daha
bahçede kurabağa görürsem tüfekle vururum." dedi. Bunu duyan kurbağalar bu sefer
de üzüntüden uyuyamadılar.
Hulki bey ve ailesi şimdi kimbilir nerede ve hangi partileri hazırlıyorlardır?
Hulki bey ve ailesi şimdi kimbilir nerede ve hangi partileri hazırlıyorlardır?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder