Aşağı yukarı dört seneden beri bu
hastalıkla uğraşıyorum. Bu bana o kadar uzun bir süre gibi geliyor ki önceki hayatım var mıydı yok muydu
bilemiyorum. Gerçek hayatım hangisi diye düşünüyorum. Böyle zamanlarda günlüğüm devreye giriyor.
Kaybetmem gerekirken verdiğim uğraşı
yada güçlü mücadele sayesinde ancak yavaşlatabildiğimiz bu hastalığın beni
nereden nereye getirdiğini günlüğüm hatırlatıyor. Günlük yazmak bana nerden
nereye geldiğimi görmemi ve en doğru şekilde doktoruma aktarmama yardımcı
oluyor. İlk anda göremediğim ama yönlendirmeler ile büyük resmi görerek, geldiğim
noktayı kabul etmemi sağlıyor. Bu noktayı kabul etmek bile başlı başına olay
oluyor. Ne yaparsam yapayım Bay P. sinsice ilerlemeye devam ediyor. Böyle
zamanlarda terapistimin mucizeleriyle kendime gelip, yangından ne kurtarırsam
kar diye düşünüyorum. Günlüğümle takip ettiğim/ettiğimiz şey çok. Ellerimin
titremesi, moral durumlarım, ev hayatımdaki rutinler, zorlandığım şeylerdeki
değişiklikler, etkilendiğim olaylar/konular, sesim, yazım, cümle yapım.
Terapistim takip ettiğimiz herşeyin tedavim için gerekli ve ileriye dönük
bilgiler verdiğini söylüyor.
Hangi şiirden hatırlıyorum bilmiyorum
ama;
“ Yürü,enginlerin bittiği son hadde
kadar
İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar” demiş şairin biri….
İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar” demiş şairin biri….
Ben de yaşadığım sürece umut ederek hayallerimi karartmadan günlüğümü yazmaya mücadele etmeye devam edeceğim.
İlkem: “Kaybetmektense ; yavaşlamaya
razıyım” olacak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder