23 Kasım 2015 Pazartesi

Nihayet İstanbul...

Nihayet İstanbul’a dönmeyi düşünmeye  başladık. Gerek havaların iyi gitmesi, gerekse yazlığımızın  İstanbul’a yakın olması sebebiyle  bu zamana kadar kaldık. Eşim için kalma sebebimiz  her gün tuttuğu  iri iri sarı kanatlar. Onun için balık tutmak çok keyifli bir iş. Bu gelişimizde ben İstanbul’daki evimizde kaldım. Perşembeye kadar yalnız değilim. Yardımcım yanımda ama oda  Perşembe  günü memleketine  gidiyor. Eşim pazartesi gelecek. Dolu dolu üç gün kendimi değerlendirmek için  iyi bir süre.  

Sabah  yardımcımla çarşıya çıktık. Hava  güzeldi. Zorlanmadan iki saat dolaştık. Yoruldum. Şehir hayatı dışarı çıkma mecburiyeti yaratırken geç vakte kadar kaldığım yazlığımda, dışarı çıkıp markete, ATM’ye, alışverişe gitme durumu yok. Hem öyle merkezler yok, hem de yazlık olduğu için her yer kapalı. 

Yazlığımızın olduğu yerin havası  temiz orada  doğanın içindeyim gündüz balkondayım. Güneş çekilmeye başlarken buz gibi havada içerideyim. Bu aralar bir de üşüme sorunum var. Ev büyük, şartlar kısıtlı olduğu için yardımcısız benim orada kalmam mümkün değil. Eşim gündüz hava kararıncaya kadar denizde balık tutmayla meşgul  olduğu için ben yalnızım ve sıkılıyorum. Aslında her iki evin ayrı ayrı zorlukları var.  Bu mevsimde yalnız kalmak için şehir hayatı daha uygun bence. Ev sıcacık. Isınma sorun değil. Bir odaya tıkılmak gerekmiyor. Ev sıcak olunca her saat  çalışmak mümkün. Yalnız olduğum sürece yemek yapmam gerekmiyor. Karın doyurmak için bir telefon yetiyor. Buna karşılık yazlıkta Ezo var. 

Sanıyorum ki  tamam  artık ben döndüm  desem de(diyorum) daha birkaç kez haftaiçi haftasonu günü birlik gidip, döneceğiz. Daha önce hoşuma bile giden bu –hop orada,-hop burada durumları  artık zor geliyor. Eşim de aylarca bu sezon tutacağı balıkları hayal ettiği için bir orta yol bulmam gerekiyor. Denge sorunum olduğu için de orta yolu kestiremiyorum. Benim tamam, yeter demem orta yol olur mu acaba? 

Bu durum  bana herkesçe bilinen bir Nasreddin Hoca fıkrasını hatırlattı. Hocaya  sormuşlar:”Hocam dünyanın merkezi(ortası) neresi?” Hoca düşünüp, cevap vermiş”- işte burası” diye durduğu yeri göstermiş. Soruyu soranlar”- nasıl olur?,-nerden bildin?” deyince  hoca “-İnanmassanız ölçün” demiş. 

Bilmem anlatabildim mi? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder