5 Şubat 2016 Cuma

Alternatif hayat

Genç ve sağlıklı iken aktif bir hayat isterdim. Uykusuzluğa yorgunluğa daha dayanıklıydım. Daha  sonra iki çocuklu bir anne olmama rağmen, eş dost ziyaretlerini aksatmazdım. Evimizden misafir de eksik olmazdı. Daha da sonra genel müdür eşi olarak koşuşturmalı sosyal içerikli bir yaşam tarzım oldu. Şimdi her şey daha farklı.

Kendi evimde vakit geçirmek tercihlerim arasına girdi. Evin dışındaki hayat daha az ilgimi çekiyor. Ama bu hayattan el ayak çekmek anlamına gelmiyor. Şimdi istediğim programlı, telaşsız, huzurlu bir yaşam kurmak. Fazla sorumluluk almadan, uyum sağlamaya mecbur bırakılmadan yaşayabilmek, ne zaman nereye  gideceğimi önceden bilmek önemli hale geldi. ”Hayır” deme hakkım her zaman olmalı.

Tercihlerim arasında sosyal aktivite olarak kış boyunca bir-iki tiyatroya gitmek, iyi bir yorumcudan TSM Konserine gitmek, ailemle brunchlar yapmak arasıra arkadaşlarımlada buluşabilmek var. İlkbaharda da yurtiçi yada yurtdışı bir seyahat yazın bir hafta bana uyan bir yere gidebilmeyi hedefliyorum. Olabilenlerle mutlu oluyor, olamayanlara hoşgörüyle kısmet değilmiş diyebiliyorum.

Birşeyi bilmek ve istemek yapabilmek demek değildir. Yapılamayanın yerine alternatif bulmak da esnek olabilmeyi gerektirir. Zamanla bunları öğreniyor ve uygulamaya çalışıyorum. Her zaman da olmuyor çünkü dediğim gibi yapılması gerekeni bilmek yapabilmek demek değil.



Örneğin eskiden kışın kayağa gidebilmeyi dört gözle beklerdim. Şimdi sağlığım elvermediği için vazgeçtim. Bazen rüyalarımda kayak yaptığımı görüyorum ama. Araba kullanmak da yapmamam gereken ve vazgeçtiğim aktivitelerden biri.  Şimdi onların yerine  açık havada yürüyüşü ve toplu taşımayı kullanıyorum. Fakat onların verdiği keyfi vermiyor. Ben de keyif almak adına okuyorum, yazıyorum, yazdıklarımı paylaşmaktan, okuyanlarımın artmasından, bir nebze umut taşıma ihtimalinden mutlu oluyorum.


Ne demişler: Allah bir kapıyı kaparsa, başka bir kapıyı açar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder