24 Şubat 2016 Çarşamba

İstanbul geceleri ben geliyorum!



 Manevi kardeşim olarak gördüğüm misafirimizle kız kıza gece çıkmaya başka bir ifade  şekliyle  “gecelere akmaya “karar verdik.  Bir hayli araştırdıktan sonra makul, mütevazi, güncel ve  evimize yakın olduğunu düşündüğümüz  Ataşehir’deki bir eğlence mekanına karar verdik. Rezervasyonumuzu yaptırdık. 

Uygun saatte taksiye atlayarak mekanın önüne geldik. İlk anda gözüme dik bir merdiven ilişti.--Eyvah! Demeye kalmadan yürüyen merdiveni fark ettim. Bir yandan burada ne işim var moduna girmeye başlıyordum ki mekanın giriş kapısında karşılandık. Fasıl yeni başlamıştı. Hastalanmadan önceki yıllarımda bu tür yerlere mümkün oldukça giderdim. Şimdi bu tür yerlere gitmek istemiyorum. İçtiğim ilaçlar yüzünden uykum erken geliyor. O akşam uykum gelmesin diye akşam ilaçlarımı eve dönünce yatarken içtim. Gündüz de birkaç kahve içtim. Bir de ilaçların kısıtladığı içki olayı var. Evin sakinliğine alışınca gürültülü müzik sıkar gibi geliyor. Yerimiz güzeldi. Mekanı beğendim. Geniş bir salon, mezeler taze, yeterli ve leziz. İçkinin kapağını yanınızda açıyorlar. Garsonlar ve servis özenli.  Şef ilgili. Fasıl dinleyerek hafiften atıştırmaya  başladık. Canlı müzik dinlemeyi gerçekten özlediğimi fark ettim. 

Tam her şey yolunda gidiyor derken bacağıma giren kramp rahatsız etmeye başladı. Masanın altında bacağımı uzattım. Silkeledim. Bir türlü geçiremedim. Sonunda ayağa kalktım. Biraz ayakta durdum. Geçti. Oturdum beş dakika geçti geçmedi öbür bacağıma kramp yapıştı. Biri geçti öbürü başladı. Gayet sakin bir bacağımdan öbür bacağıma geçiş yaparak taciz eden kramplarla baş etmeye çalıştım. İsmiyle müsemmah, neşeli, enerji deposu misafirimin etki alanına kendimi bıraktım. 

Karşımda  yaptığı play-backleri değme sanatçılar yapamaz. Yanına gelip, mikrofon tutan  sanatçıya “görüntü var, ses yok. Ses olsa atardım kendimi sahnelere  doktor olacağıma sanatçı olurdum” diyecek kadar da çılgın. Maşallah o kadar renkli, enerjik bir  kişiliğe sahip ki....arada sigara içmeye dışarı çıktığı zaman bende salondaki  kalabalığı gözlemledim. Salondaki çoğunluk bayanlara aitti. Herkes giyim konusunda özenli içmeyi,eğlenmeyi ,eğlencenin tadını çıkarmayı çok iyi biliyor. Galiba bayanlar daha çok eğleniyor. En son çıkan sanatçı  pop fantezi yada arabesk türündeki repertuarından sonra sanat müziğine geçiş yaptı. Sanatçının tuttuğu mikrofonda bende şansımı denedim.Sesimin çıkıp çıkmadığı konusunda kararsızım

Kulaklarımın pası silindi. Ruhumun derinliklerinde  uyutmaya ve unutmaya çalıştığım canlı müzik dinleme  özlemim su yüzüne çıktı. Sanatçı, güzel sesi kadar beyefendi kişiliği ve herkese dozunda ilgisiyle taktire şayandı. 



Sonuç: Ben de hala İstanbul gecelerine akabiliyorum! Arayı bir daha bu kadar açmamalıyım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder