18 Temmuz 2016 Pazartesi

Ağrı ve yorgunlu

Biliyorsunuz Michael J. Fox da bizden biri… Takip etmeye çalıştığım Michael J.  Fox’un websitesi yazılarında ağrı ve yorgunluk konusuna dikkat çekildiğini görünce ben de bu konuda bir şeyler yazabileceğimi düşündüm. 

Ağrılar belirdiklerinden bu yana değişik yer ve zamanlarda çıkıp, kaybolup tekrar ortaya çıkıyor. Fakat yorgunluk hayatıma girdiği günden beri kaybolmaya tenezzül bile etmiyor az yada çok seçenekleriyle hep arka fonda kendini hissettirir.

Yorgunluğuma yorum yapmak istemiyorum. Sabah yorgun uyanıyorum. Ruhsal ve bedensel olarak yorgunum. Ruhsal olarak sıkça bahsettiğim ebedi isteksizlik hali mevcut. Bedensel yorgunluğum ise yatma, dinlenmeyle geçmeyen bir bitkinlik ve güçsüzlük hali. Diyebilirim ki annemden yorgun doğmuşçasına ezelden ebede yorgunum.


Hastalığımın ilk zamanlarında korkunç sırt ağrılarım vardı. O zamanlar terapiye yalnız gidip, geliyordum. Ağrıdan ne vapurda, ne otobüste, ne takside rahat edemiyordum. Sonra sırt ağrılarım geçmediyse de azaldı. Gündemime kramplar geldi. Ne zaman, nerede ve nereme gireceği belli olmayan hain acımasız kramplar. Gece uyandıran yatakta bir taraftan öteki tarafa döndürmeyen kramplar. Kramplara ara ara elimde ve parmaklarımda oluşan kasılmalar da eşlik etti.



Bunları kabul etmemek için çok uğraştım!

Şimdilerde ise sol kolumun dirsekten aşağısı gerçekten ağrılı. Sol el orta parmağım çok hassas. Parmağımı oynattığım zaman elimin üstü,  kolumun iç tarafı uyuşarak “ay,-ay” dedirtecek kadar ağrıyor. Sanki damar damar üstüne binmiş gibi.

Her sabah yeni bir güne kalkarken bugün neremde neler hissedeceğim sorusu aklımda yankılanıyor. Vücudum üstüne profesörlüğümü yapıyorum. Hangi tip ağrı geçici, hangisi kalıcı, hangisi hastalığımın ilerlediğine işaret ediyor ayırt edebilmeye başladım. Yani bütün bu ağrı sızı içerisinde bulabileceğim pozitif tek bir şey var ise o da vücut farkındalığımın her geçen gün artması olur sanırım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder