Yaz bu
sene bumerang gibi gidip gelirken denize girmeyi ertelemek zor olmadı. Şimdi
kendimi kısmen daha iyi hissetsem de aşırı duygusalım sanırım kalıcı olacak. Takvim
itibarıyle yazın bitmesine az zaman kaldığını fark ettim. Denize girmeye karar
verdim. Konsantre oldum gücümü toparladım.
Eşimle evden çıktık. Yokuş inerken yaptığı yardım teklifini bile kabul
etmedim. İnişle başedebiliyorum. Denize gireceğimiz yere gelince oturup bir daha kendime olumlu telkinde
bulunduktan sonra denize girdim ve yüzdüm zorlanmadan su yutmadan yüzdüm.
Üstümden kocaman bir ağırlık kalktı sanki. Meğer korku belası erteliyormuşum. Eşime iyi
olduğumu beni yalnız bırakabileceğini söyledim.
O yüzmeye devam etti. Hasta olmadan önce denize girince bir saat birlikte
yüzerdik. Artık ona eşlik edemiyorum. Yüzdüğümde hem çabuk yoruluyorum hem de
girmek için bahaneye bakan kramplardan
korkuyorum. Yavaş yavaş, yalnız başıma denizden çıktım, duşa giden merdivenleri de çıktım. Duşumu
da alarak oturduğumuz masaya geldim. Ne kadar yorulduğumu anlatamam.
Biraz
o kitabını okudu ben terapistimin yaz ödevi olarak verdiği oyun gibi olan
çalışmayı yaptım.
Bana ödül
gibi gelen dondurmalarımızı da yedikten sonra yola koyulduk. Dönüş yolundaki
tercihimizi merdivenden yana kullandık.
Eşim beni merdivenlerde taşıdı. O
yardım etmese merdiveni çıkamazdım herhalde. Benim pilim bitmişken. Duracell
tavşanı gibi bitmez bir enerjiyle eşim balığa çıktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder