15 Temmuz 2016 Cuma

Fitness lazım

Bayram bitti ama bulunduğumuz yerin kalabalığı ve gürültüsü eksilmedi. Oturduğumuz balkonda fonda okullardaki teneffüs saatini anımsatan bir uğultu var. Bizim evde ise Güneş'imin varlığı bayram havasını devam ettiriyor. Sabah en önce ben kalkıyorum. Daha sonra Güneş annesiyle balkona yanıma geliyor. Sabahları daha neşeli olan canparemi kucağıma aldığım zaman yaşadığım mutluluğu anlatmaya kelimeler yetmez. Canlandığımı hissediyorum. Hastalanmamışım gibi elimin titremesi bile duruyor. Onunla oynuyoruz. Gülücükler atıyor. Sol kolum dirseğimden bileğime kadar sert ve ağrılı olmasına rağmen dayanıp, onu kucağıma alabiliyorum. Zorlanınca da ya oturuyorum yada annesine geri veriyorum. Mutlu olduğum zamanlar torunlarıma, evlatlarıma sarıldığım  ve onlarla olduğu. zaman yani belirli zamanlar.

Bu arada aileme bir söz verdim. Parkinsonda doktorlarımızın da söylediği gibi hareket etmek çok önemli. Ben bu konuda bir hayli dertliyim. Kelimeleri süslemeye duygularımı saklamaya çalışmıyorum. Salt bir şekilde sıkıldığımı söylemek istiyorum. Benim içinde bulunduğum çember daralırken, içimin de daralması ve içimden hareket etmek gelmemesi normal sanırım. İçimde derinlerde tuhaf bir bulantı hissi var. Ruhum yorgun. Bedenim yorgun. Yaşama ve benden beklenenlere uyamıyormuşum gibi çoğu anım.



Fakat dediğim gibi aileme söz verdim. Şimdi her gün yüzeceğim. Sayısını arttırarak hergün yürüyeceğim. Başkaları dışarıdan kontrol edermiş gibi arayıp, sorduğunda da yetersizlik hissi ve kontrolsüzlük hissi içine girdiğim için kendi kendime takip edebileceğim bir sistem de deneyeceğim. Gençlerin spor yaparken taktığı ve birbiriyle kim daha çok adım atıyor yarışına girdiğini duydum. Ben de kendime o saatlerden birini alacağım. Baktım. Sanırım Garmin'in vivofit yada vivosmart hr'ını alacağım. Aralarındaki önemli fark birinin kalp atışlarını da takip ediyor olması. Kararı herhalde son anda veririm. Bakalım yeni deneyim nasıl gidecek.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder