30 Ocak 2017 Pazartesi

Huysuz şirin

Kendimle yaşamak sandığımdan daha zor çıktı. İnatçı fakat sabırlı, kendini eleştiren fakat yapıcı olmaya çalışan, anlatmayı seven fakat ifadede güçlük çeken biri olmuşum zaman içerisinde.

Yaptığım hataları tekrar etmekten korkuyorum. Değiştirip, düzeltmek istiyorum. Yapmaya gelince farkında olmama rağmen yine aynı şeyi yaparken buluyorum kendimi. Üzülüyorum. Üzüntü beni strese sokuyor.  Köpeğimiz Ezo'nun ölüm haberini alınca çok ama çok üzüldüm. Ağlayamadım. Dondum. Üzüntümü paylaşamadım. Ertesi gün yüzümde istemsiz  kas  hareketleri başladı. Bütün gün sürdü. Sonraki gün bu belirtiler geçti. Bir şekilde vücudum üzüntümle başa çıkmayı öğrenmiş olacak...

Gün içinde herşeye isyan etmek  istiyorum. Huysuzlaşmaktan, itiraz etmekten,  mutlu olmayı unutmaya başladım. Devamlı sızlanıyorum. Kendime güvenim azalmaya başladı. Yalnız kalmak hoşuma gitmiyor. Kalabalık da sıkıyor. Hava hayli soğuk olduğu için dışarı çıktığımız zaman yardımcımla  AVMye gidiyoruz. Alsam da olur almasam da kabilinden aptalca alışverişler yapıyorum. Eve gelince neden aldım ki diyorum. İtiraf edebilirim ki ben kendime zor tahammül ediyorum. Açıkçası ne istediğimi de bilmiyorum. Bir zamanlar kızdığım, herşeye karışan, çok konuşan, huysuz ihtiyarlara dönüşmekten korkuyorum. Kendime "aman, boşver, dur, yeter" de diyemiyorum. Yaptığım  emek verdiğim şey ancak güzel olursa kanıksıyorum. Olmazsa hırs yapıyorum. Bu da beni geriyor. Bütün gün uğraşıp da akşama kadar bir şey ortaya çıkmamış ise kendimi yaşamamış hissediyorum. 

Bunlarla nasıl başa çıkabileceğimi bilmiyorum! Kendimi bırakıp kaçsam mı?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder