Hastalığımın adı konulup, tedavi aşamasına geçildiği günlerde eşim ve çocuklarım bana çok yardımcı
oldular. Hoşgörüsüz ve her şeyden mana çıkardığım o günlerde ilgisizlik önemsememe, aşırı ilgi de benden ne saklıyorlar anlamı taşıyordu. Bana gösterilen sabır, anlayış ve hoşgörü ile o günleri geride bıraktığıma inanıyorum. Zamanla artık ben de öfke nöbetleri geçiriyorum. Hastalanmadan önce yaptığım gibi her şeyi içimde biriktirmiyorum.
Bana yapmakta zorlandığım, yada yapmak istemediğim şeyleri yaptırmak için zorlamaları iyi niyetle de olsa beni gaza getirmek için de olsa olumsuz etki yaratıyor. Ayaklarımı yerden kaldıramazken biraz gayret et. Biraz hızlan denmesi iyi niyetli ama ters algı yaratan davranış modelleri gibi geliyor. Sonuçta korkunç bir sinir bulutu tüm vücudumu kaplıyor ve günlük enerjimi alıp götürüyor. Benden geriye tüm enerjisi vakumlanmış pelte gibi biri kalıyor. Ayrıca yine iyi niyetle yapabileceğim şeylere izin verilmemesi veya benim yerime yapılması beni yaralayan şeyler arasında çünkü geç gelmesi için
mücadele ettiğim şeylerin şu anda başıma geldiğini düşündürüyor. Benim yakınlarımdan beklediğim önce kendim sonra onlar için verdiğim tuhaf mücadelede sevgi ve sabır göstermeleri, benden utanıp, sıkılmamaları ve ben istedikçe istediğim kadar yardım etmeleri, benim adıma karar vermemeleri. Bu
öyle garip bir durum ki; bir gün yaptığınızı ertesi gün yapamayabiliyorsunuz.
Ben dört yaşındaki çocukların bile yapabildiği pantolon, pijama giyme işlemlerini çok zor,çorap giymeyi de yapamayışımı kendime bile itiraf etmekten utanıyorum.Yapamadığım şeylerin çeşitliliğini yaşarken öğreniyorum. Bir gün yap bir gün becerememe insanın sinirsel dengesinide bozuyor. Bunları ben içimde birde kendimle uğraşırken yaşıyorum. En basit örnek yürümeyi alalım. Yataktan kalktığımız andan itibaren tekrar yatana kadar en çok yaptığımız şey. Evde,işte,okulda,sokakta…
Başıma gelmeden bilmezdim.
Meğer ne kadar zormuş.. nefes almak,adım atmak ,denge sağlamak, ritm sağlamak,el kol sallanması, aklıma gelen gelmeyen bir sürü merkez çalışması koordinasyonu gerektiriyor. Ayakların yerden kalkarak bir sonraki adımın atılması bir de üstüne yürürken çoğu zaman konuşulması. Şimdi bunlar bile zor yaptığım şeyler arasında.
Ben bunlarla uğraşırken bana dik yürü hızlan denmesi çok iyi niyetle teşvik amaçlı olsada küfür gibi geliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder