18 Nisan 2016 Pazartesi

Mecburiyetsizlik...

Önceki yazımın sonunda mecburiyetsiz yaşamdan bahsetmiştim. Mecburiyetlerimden kurtulsaydım, ilk önce özgürlüğümü doya doya tadına vararak yaşardım.Yalnız olmanın, yalnız kalabilmenin, illaki biriyle birlikte olmamanın keyfini çıkarırdım. Arabama atlayarak akşama kadar dolaşır, arabamın bagajında bulunduracağım kitap, bilgisayarla uygun bulduğum yerlerde okur yazardım.

Yazdıklarımın hayal ürünü olmasından cesaret alarak söyleyebilirim ki, bisikletimi arabama yükleyip,
Bostancı-Maltepe sahil şeridinde bisiklete binmek isterdim.(İtiraf etmeliyim ki bisiklete
binmeyi bilmiyorum. Öğrenirdim.) Spor kulübüne üye olup yoga, pilates ve yüzme üzerine yoğunlaşırdım. Hiç evde durmazdım. Hiç kimse ile mecburiyetten beraber olmazdım. Kültür etkinliklerine katılmaya çalışırdım. Ayrıca şimdi sadece gönülden katıldığım gezi kulübünün gezilerine bireysel katılım gösterirdim.

Şimdi sadece Cumartesileri yarım gün yalnız kalabiliyorum. O da çabucak geçiveriyor. Ne yapsam derken akşam oluveriyor. Ayrıca kiloma dikkat ederdim. Rahat nefes alabilmenin dahi ne kadar değerli olduğunu fark ettikten sonra yaşama daha farklı bakıyorum. Sınırsız yaşamak isterdim.

Ne demişler, insan dünyada hayalleri kadar yaşar.


NOT: Ailemin de yazılarımı takip ettiğini biliyorum. Bu yüzden kısa bir açıklama yapma ihtiyacı duyuyorum. Buradaki belirttiğim ve yazdığım şeylerdeki yalnızlık, başkasının desteğine bağımlı olmamak anlamındadır. Benim için ailem en kıymetli zenginliğimdir. Evlatlarım hazinem, torunlarım
mücevherlerimdir. Ben onlarla varım ve mutluyum.

Michael J. Fox'un sözüyle bitireyim "Aile önemli bir şey değil, herşeydir."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder