Bu günkü
yazımı hayatımı kolaylaştıran bana her konuda destek olan yardımcıma ayırdım. Rahmetli annem Alzheimer olunca yardımcıya
ihtiyaç duymuştum. Arkadaşım sayesinde sevgili T. hayatımıza girmişti. İlk tanıştığımız zaman biz yazlıktaydık.
Yanında çat pat Türkçe bilen bir
arkadaşı ile geldi. Kendisi bir kelime bile Türkçe bilmiyordu. Arkadaşının
anlattığı kadarıyla onu tanıdık.
Siyah saçlı, beyaz tenli, kara gözlü, boylu
poslu, hayli kilolu Gürcü bir bayandı. Bir taraftan gülümsemeye çalışıyor bir
taraftan da kızarıp, bozarıyordu. Sevimli
ve sempatikti. Ona ısındım. Annem de onu
sevdi. Anneme özenle bakması, kendi annesiymiş gibi şefkat göstermesi hepimizi
çok sevindirdi. Üç ayda Türkçe öğrendi. Onunla konuşarak gerekli düzeltmeleri bazen yapıyor, bazen de
hoşuma gittiği için bırakıyordum. Mesela onun “Kuş dalda oturuyor” demesi çok
hoşuma gidiyordu. Kendi düzeltti. Artık demiyor. Sevgili yardımcım her zaman güler yüzlü, neşeli, zeki ve becerikli. Benim aceleci ve
telaşlı karakterime fren ayarı yapmayı da çok güzel beceriyor. “Problem yok
abla” diyerek her soruna kendince pratik çözümler buluyor. Her şeyi merak eden,
öğrenen, gerektiğinde uygulayan, özgüveni çok yüksek biri. Hayat ona adil
davranmamış. Gerçek sıkıntılar çekmiş. Aç kalmış, açıkta kalmış, yoktan var
etmeyi becermiş. Hepimiz onu sevdik. Geçirdiğimiz yıllar içinde o da ailemizin
bir parçası oldu. Ramazan’da bizim oruç tuttuğumuz zamanlar Müslüman olmamasına
rağmen bizimle oruç tuttu. Bizimle ağladı. Bizimle güldü.
Annem rahmetli
olduktan sonra onu bırakmadım. Bizimle kalmaya devam etti. Bizi Gürcistan’a
davet etti. Eşimle beraber gittik. Tiflis’ten bir saat uzaklıkta olan köydeki
evinde bizi ağırladı. Rehberlik yaptı. Gezdirdi. Ciddi bir insan olan ben onun
çektiklerine rağmen hayata gülümseyebilmesinden çok etkilendim. O artık
yardımcı sıfatından fazlasını hakediyor. Dostum, arkadaşım, ikinci yarım.
Onun
yanında sıkılmam.Birlikte kahve içeriz. Sonra
o benim kahve falıma bakar. Onun neşesi bulaşıcı sanki. O gün içinde de gülecek
bir şeyler bulur. Kendini dinletir. Boş konuşmaz ve sıkmaz.
Ona Türk
mutfağından yemekler öğretiyorum. Günün yemeğini birlikte yaparız. O
yıkar, doğrar ben de yemeği pişiririm. Birlikte dışarıda dolaşır, alışveriş
yaparız. Bozulanı tamir eder. Söküleni diker. İnsanları, hayvanları, çiçekleri sever. Onunla hayatım(ız) kolaylaştı.
Evde neşeli birinin varlığı hayatın zorluklarına
karşı insanı daha dayanıklı kılarken,hayatı daha yaşanılası hale getiriyor …
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder