5 Nisan 2016 Salı

Teşekkürler

Bu günkü yazımı hayatımı kolaylaştıran bana her konuda destek olan yardımcıma ayırdım. Rahmetli annem Alzheimer olunca yardımcıya ihtiyaç duymuştum. Arkadaşım sayesinde sevgili T. hayatımıza girmişti. İlk tanıştığımız zaman biz yazlıktaydık. Yanında çat pat Türkçe bilen bir arkadaşı ile geldi. Kendisi bir kelime bile Türkçe bilmiyordu. Arkadaşının anlattığı kadarıyla onu tanıdık. 

Siyah saçlı, beyaz tenli, kara gözlü, boylu poslu, hayli kilolu Gürcü bir bayandı. Bir taraftan gülümsemeye çalışıyor bir taraftan da  kızarıp, bozarıyordu. Sevimli ve sempatikti. Ona ısındım. Annem de onu sevdi. Anneme özenle bakması, kendi annesiymiş gibi şefkat göstermesi hepimizi çok sevindirdi. Üç ayda Türkçe öğrendi. Onunla konuşarak  gerekli düzeltmeleri bazen yapıyor, bazen de hoşuma gittiği için bırakıyordum. Mesela onun “Kuş dalda oturuyor” demesi çok hoşuma gidiyordu. Kendi düzeltti. Artık demiyor. Sevgili  yardımcım her zaman güler yüzlü, neşeli, zeki ve becerikli. Benim aceleci ve telaşlı karakterime fren ayarı yapmayı da çok güzel beceriyor. “Problem yok abla” diyerek her soruna kendince pratik çözümler buluyor. Her şeyi merak eden, öğrenen, gerektiğinde uygulayan, özgüveni çok yüksek biri. Hayat ona adil davranmamış. Gerçek sıkıntılar çekmiş. Aç kalmış, açıkta kalmış, yoktan var etmeyi becermiş. Hepimiz onu sevdik. Geçirdiğimiz yıllar içinde o da ailemizin bir parçası oldu. Ramazan’da bizim oruç tuttuğumuz zamanlar Müslüman olmamasına rağmen bizimle oruç tuttu. Bizimle ağladı. Bizimle güldü. 

Annem rahmetli olduktan sonra onu bırakmadım. Bizimle kalmaya devam etti. Bizi Gürcistan’a davet etti. Eşimle beraber gittik. Tiflis’ten bir saat uzaklıkta olan köydeki evinde bizi ağırladı. Rehberlik yaptı. Gezdirdi. Ciddi bir insan olan ben onun çektiklerine rağmen hayata gülümseyebilmesinden çok etkilendim. O artık yardımcı sıfatından fazlasını hakediyor. Dostum, arkadaşım, ikinci yarım. 


Onun yanında sıkılmam.Birlikte  kahve içeriz. Sonra o benim kahve falıma bakar. Onun neşesi bulaşıcı sanki. O gün içinde de gülecek bir şeyler bulur. Kendini dinletir. Boş konuşmaz ve sıkmaz. 

Ona Türk mutfağından yemekler öğretiyorum. Günün yemeğini birlikte yaparız. O yıkar, doğrar ben de yemeği pişiririm. Birlikte dışarıda dolaşır, alışveriş yaparız. Bozulanı tamir eder. Söküleni diker. İnsanları, hayvanları,  çiçekleri sever. Onunla hayatım(ız) kolaylaştı.


Evde  neşeli birinin varlığı hayatın zorluklarına karşı insanı daha dayanıklı kılarken,hayatı  daha yaşanılası hale getiriyor …   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder