Denizi çok severdim. Hala da çok seviyorum fakat ilaçlarımın karıştığı, hava sıcaklığının çıldırdığı, yakıtımın bittiği, her şeyin arap saçına döndüğü şu günlerde neyi isteyip istemediğimi gerçekten bilmiyorum. Acaba bu sene yüzebilecek miyim? Yüzebilsem bile inip-çıkmam gereken yokuş veya merdiven tercihimi nasıl yapmalıyım? Hadi onu da atlasak yalnız yapamayacağım mayo değişimini nasıl yapacağım? Değişim yapmazsam ıslak mayo gerçekten rahatsız ediyor. Bütün
bunları kafamda bir türlü oturtamadım.
Hayat bana dar bir oda içinde hareket etmeye çalışan bir fil gibi görünüyor. Bunu söyleyince aklıma bir anlatı geldi.
Fakir bir adam tek oda olan evinde üç çocuğu ve karısıyla kıt kanaat yaşarmış. Bir gün namazdan sonra cami hocasına evinin darlığından şikayet edince hoca ona "ineğin var mı?" diye sorar. Adam evet deyince hoca ona "İneği içeri al"der. Adam şaşırır fakat hocanın var bir bildiği diyerek ineği içeri alır. O gece sabahı zor eden adam koşarak camiye gider ve tekrar "Aman hoca ne yaptın? Sabahı zor ettik deyince hoca "Koyunun var mı?" diye sorar. Adam "Bir tane var." deyince hoca "Onu da içeri al." demesin mi? Adam önce çok şaşırır. Sonra hocanın var bir bildiği diyerek koyunu da içeri alır. Tek oda olan evde o gece kimse uyuyamaz. Sabah olur olmaz camiye koşan adam "Hocam ne yaptın? Ben şikayet ettikçe, sen evin içini daha kalabalık hale getiriyorsun. Oysa ki, ben senden bir kolaylık beklemiştim." der. Hoca kendinden emin bir şekilde adamın sırtını sıvazlıyarak, "Güven bana. Tavukların var mı?" Der. Adam başına geleceği anlayarak gönülsüz bir halde "İki tane var." der. Hoca "Bu gece onları da evine al." diye devam eder. Adam ne yapacağını bilmez halde biraz da merak içinde eve gelince tavukları içeri alır. Sabaha kadar çoluk çocuk, karı-koca, inek-koyun sırt sırta koyun koyuna sabahı ederler. Adam sabah olunca sinirden gülerek hocanın yanına gider ama gülmekten şikayet etmeyi beceremez. Hoca onun bu güleryüzlü halini görünce "Alâ Alâ" dedikten sonra "Bu gece ineği dışarı çıkar" diye ekler. Adam sevinçle eve koşar akşam ineği evden çıkarır. O gece ev halkı uyur ve rahat bir gece geçirirler. Adamcağız sabah camiye koşarak hocaya teşekkür eder. "Hocam, sonunda derdime çare buldunuz. Sayenizde bu gece uyuduk rahatladık."der. Hoca "Bu gece koyunları dışarı çıkar." Diye devam eder. Hoca her gün evdeki hayvanları sırasıyla dışarı çıkarttırır. Sonunda evde karı-koca ve çocuklar kalır. Fakir adam böylece dar gelen evinden şikayet ettiği hocaya giderek "Hocam meğer benim evim bize bol bol yetiyormuş. Bana hem bunu gösterdiniz hem de iyi bir hayat dersi verdiniz." der.
Ben de geceleri odama Ezo'yu mu alsam?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder