Sabah yine erken uyandım.Hafta sonu ise diğer günlerden farklı olarak kitap okuyorum.Okumaktan çok keyif alıyorum. Hele okuduğum Tess Gerritsen veya Lisa Gardner’se değmeyin keyfime. Bu gün de ”kızım için son kez” i okuyordum ki kahvaltı saatim geldi. Güzel bir kahvaltıdan sonra kahvemi içerken penceremden yanımızdaki parkı ve sokağımızı seyrettim. Sonbahar kızıllığı beni her zaman etkilemiştir. Bizim parkta şu anda bir sonbahar tablosu gibi….
Parktaki ağaçlara bakarken bugün ne yapabileceğimi düşündüm. Belirli bir programım yok.Eşim çıkarken beni yakınlardaki bir AVMye bırakırsa biraz dolaşırım. Taşıyabileceğim kadar alışveriş yapıp dönerim, diye düşünerek şipşak bir program oluşturdum. Yardımcımın izin gününde sosyalleşmek adına tek başıma şehir hayatına takılmak istedim. Eşim yalnız dışarı çıkmak isteğimi olumlu karşıladı. Beni istediğim yere bıraktı. Biraz dolaştım.Yorulur gibi olunca oturdum biraz dinlendim. Dönüş yolumu düşündüm. Alışveriş yaparsam taksi ile yapmazsam yürüyerek seçenekleri arasından taksi seçeneğini seçerek biraz alışveriş yaptım.Daha sonra taksi sırasına girdim. Bana sıra gelene kadar biraz beklemem gerekiyordu.Malum Cumartesi İstanbul trafiği….
Gelen her taksi müşteri almıyor. Trafiği bahane ederek yolcu almadan boş geçip gidiyorlar. Nihayet sıra bana geldi. Torbalarımla güçbela yerleştim. Araba hareket etti. Şoföre nereyegideceğimi söyledim. Şoför büyük bir öfke patlamasıyla ”teyze dışarı çıkmak için bugünü mü buldun? Evinde otursaydın ya. Şu kadarcık yol için beni trafiğe sokuyorsun. Ben seni götüremem in arabamdan.” derken korkutan bir süratle yola koyuldu. Düştüğüm durumun tuhaflığıyla bende garip bir şekilde “Evime gitmem lazım. Sokakta mı kalayım. Torbalarımla otele mi gideyim?” demiş bulundum. Baktım şoför genç bir delikanlı telefonda konuşurken dizinden rahatsız olduğunu ve sinir bozucu bir gün geçirdiğini duydum. Allah tarafından yoğun trafiğin içinde bize bir yol açılmışçasına hiç durmadan evimin önüne geldik. Şükürler olsun. Şoför delikanlı arabayı kenara çekerek indi. “Çok özür dilerim. Sizi korkuttum ve kırdım. Nolur beni affedin, beni bağışlayın, hakkınızı helal edin” diyerek elimi öptü. Ben ikinci bir heyecan dalgası içinde “Affettim. Hakkımı da helal ettim. Yalnız sana iki çift laf söyleyim de git işine dedim. 1. Şoförlük mesleğine devam edeceksen sinirini bastırmayı öğreneceksin. 2. Kaza yapıp anneni yavrum diye ağlatmayacaksın. Fazla oldu ama özür dilemesini bilen iyi insandır. Erdemlidir. Şoför delikanlı indiği gibi hızla arabasına binerek bir anda trafikte gözden kayboldu. Bu da metropol hayatından arabesk bir anı olarak geride kaldı. Evim evim güzel evim derler ya, ben de evime gelince kendimi güvende hissederek bu günkü yaşadıklarımı günlüğümün satırları arasında saklamaya karar verdim. Cumartesi ve Pazar günleri yürüyüş mesafesinin dışına çıkmamam gerektiğini de öğrenmiş oldum. Aldıklarımı yerleştirdim. Kendimi çok yorgun hissettiğim için eşim gelene kadar yatacağım. Bu günlük bu kadar……..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder