7 Aralık 2015 Pazartesi

Vicdan nerede?

Yazlık yerimizde yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal misali çıkış bulamadığım bir sorun var. Çocuklar istedi diye alınıp, yaz boyunca bakılan köpekler, adeta moda haline gelen, mutlu aile tablosunun olmazsa olmazıymış gibi görülüyor. Köpekler yaz bitip, kışlık evlere gidilirken kullanılmış eski bir eşya gibi sokağa bırakılıyor.

Sokağa bırakılan köpekler bunalıma giriyor. Acı çekiyor, çünkü onların dünyası saf ve temiz. Duyguları, sevgileri gerçek. Aç kalıyor, açıkta kalıyor, dayak yiyor ve çiftleşiyor. Böylece
doğan yavrularla sokak köpeği sayısı da artıyor. Doğan yavrular bakımsızlıktan birazı uyuz
oluyor. Bazılarına araba çarpıyor. Bazıları açlıktan ölüyor. Bazı hayırsever ve vicdan sahibi oldukları  düşünülen vatandaşlar bunları arada bir gelerek arabalarının bagajlarında getirdikleri çiğ kemiklerle besliyorlar. Çiğ et ve kemikle beslenen köpeklerin mikrop ürettikleri malum. Haftasonu geçirmek için 
gelenler köpek sevmek isterken mikrop alabiliyor. Isırılma durumları söz konusu olabiliyor.
İnanın ki! Bizim sokakta şu anda 17 köpek var. Üst sokakta daha fazla köpek var. Kendimize ekmek alırken  4-5 ekmek de aç hayvanlar için alıyoruz. Bizim sokağa gelinceye kadar ekmekler bitiyor hiç biri de doymuyor. Elinde torba taşıyanları da rahatsız ediyorlar. Arada kuru mama verdiğim zaman da oluyor. O zaman da büyük köpekler küçükleri döverek ısırarak kaçırıyorlar. Küçükler de aç kalıyor. Büyükleri kovalamaya kalkarsan da sana saldırıyorlar. İnsanlar tamamen yazlıklardan ayrılınca da köpeklerin yavruları ve kedileri yedikleri söylentiler arasında...


Belediyelerin bu konuda bir şeyler yapmaya çalıştıklarını  hepimiz görüyoruz. Fakat daha işlevsel olmaları gerekiyor. Bizim yazlığa yakın sayılabilen bir mesafede sokak  köpeklerinin bakım ve rehabilitasyon merkezi olarak açılan ve oldukça büyük bir araziye konuşlandırılan bir yer var. Bu tarz merkezlerin başka yerlerde de olduğunu  varsayıyorum. Sanıyorum ki yaptıkları yakalayabildiklerini kısırlaştırmak müdahele gereken hastalıkları tedavi ederek tekrar salıvermek. Bunlar sorunu çözmüyor.

Benim kendimce bulduğum çözüm şu; hayvan seven veterinerlerden oluşan  bir çalışma gurubu yazlıklara haftaiçi haftasonu uğrasalar durum değerlendirmesi yapsalar. Köpek yavrularını tedavi etseler. Dişileri kısırlaştırsalar. İyileşmeyecek olanları ağrısız uyutsalar. Sağlıklı olanları bahara kadar misafir etseler .
Köpeği olan biri olarak  söylüyorum. Bir köpeğin ömrü aşağı yukarı 13-18 sene. Bu kadar sene onun sorumluluğunu taşıyabilecekseniz, dostluğunu,sevgisini hak edebilecekseniz alın. Bu bir canlı varlık! Oyuncak değil.
                            

Bana göre köpeği alıp sonra bırakmak, çocuğunu sokağa atmakla aynı şey. Bu arada şunu da düşünüyorum bu olaylarda vicdan nerede?
 
Tabi ki yazlıkta bitmiyor bu sorunsal! Şehirdekiler için de ayrı bir önerim var. Bu daha olası ve daha yapıcı diye düşünüyorum. Güvenlik görevlisi olan her sitede 1-2 "güvenlik köpeği" olarak sokak köpeği bulundurulması. Bu şekilde belediyelerce yapılan sağlık kontrolleri ve site sakinlerine bölünecek olan kulübe ve mama masrafları olur. Güvenlik görevlisinin turları sırasında gezdirilmesi de ruh hallerine bir veya birkaç güvenlik görevlisine kurdukları bağ ile iyi gelir. Böylelikle hem siteler daha güvenli olur hem de sokak köpekleri site köpekleri olur ve daha kaliteli yaşamları olur.

                            

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder