14 Aralık 2015 Pazartesi

Olmak yada olmamak...

Yavaşlattığımızı düşündüğüm Bay P.  yavaş da olsa sinsice emin adımlarla ilerlemeye devam
ediyor. Adeta sabrımın taşmasını, mücadele etmekten vazgeçmemi bekler gibi…

Kendimi hızlı bir değişim içinde buluyorum. Ruhum bedenime dar geliyor. Yavaşlayan hareketlerime inat ruhum dolu dizgin koşuyor gibi. Sanırım bunu yaşamak da beni yoruyor. Ayrıca  zevklerim,
tercihlerim de değişti. Bunlarda da doğal olarak Bay P.'nin etkisi var. Bundan bahsetmiştim. Şimdiki konum bu değil ama çok etkiliyor ki tekrarlama ihtiyacı hissediyorum.

Damak tadım, lezzet alışım değişti. Ben oniki ay üç öğün balık yesem hem mutlu olur,hem tadına doyamazdım. Kırmızı et, salata vazgeçilmezimdi. Asla yemek ayrımı yapmazdım. Şimdi de yemem demiyorum. Az çok  tırtıklayıp fark ettirmemeye  çalışıyorum. Salata yerine söğüş domates, salatalık yemek  en azından hoşuma gidiyor. Benim hoşuma giderek yiyebildiklerime gelince kahvaltı türü şeyler. En vazgeçilmezim beyaz peynir birinciliği zeytine bırakarak ikinci sıraya yerleşti. Kıvamlı çorbalar,  çok yağlı olmayan zeytinyağlılar, omletler, makarnalar, börekler. Eskiden yemesem
de olur dediğim şeyler şimdi tercihlerim arasına girdi. Acaba bendeki bu damak tadı değişiminde içtiğim ilaçların bir etkisi var mı? Buna bir anlam veremiyorum. Yoksa bunu ben mi icat ediyorum? Bu aralar bileklerim de ağrıyor.Ağır bir şeyler taşımışım gibi. Ellerimin titremesi de arttı. Sol elim sağ  elimden daha yavaş ve daha güçsüz olduğu için  çatal-bıçak kullanmak zor geliyor. Dışarda yemek yeme durumlarında  kararsız  kalıyorum.
Bir tarafım gelecekte belki istesen de dışarıda yiyemiyeceksin şimdi git, bıçak kullanma, çatalla idare et derken diğer tarafım bi lokma yemek için niye kendini strese sokacaksın diyor. Gelecek korkusu ve kaygısı içinde (-git)diyen tarafımı dinliyorum.

Gittiğim zaman da eşimin yemeğini paylaşmak istiyorum. Tabağımdaki yemeğin çabuk bitmesi için ya çabuk bitirmeye çalışıyorum veya yarısını bırakıyorum. Kibarca ve sofra kurallarına uygun yemek yemeğe çalışmak da yoruyor. Düşünüyorum da, bunlardan vazgeçmeye kalksam tamamen eve kapanırım. Sosyal hayatım yok olmaya başlar. Bunlar zaten Bay P.'nin tam da beklediği şeyler.
Bunları yapmamalıyım. Ona zafer çığlıkları attırmamalıyım. Bunlar yaşamak zorunda olduğum
hayatın günlük sıkıntıları…

Körün asasıyla yol ve yön bulması gibi deneme yanılma yoluyla hayatımı renklendirecek beni mutlu edecek, motive edecek şeyler bulmalı, yapmalıyım. Devamlı yorgun hissetmekten hareket edememekten kilom da sorun olmaya başladı. Yavaş da olsa yürürken bile nefes nefese kalıyorum.
Sınırlanan yaşam tarzıma rağmen kendi hayatımı zor olsa da kendim yaşanır ve keyif alınır hale getirmeliyim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder